Ülkemiz uzunca bir süredir ehil eller ve yetkib kadrolar tarafından yönetilmemektedir. . Bu durumu her alanda görmek kolayca olanaklı hale gelmiştir.
Yapılan en başarılı iş kadrolaşmak ve kurumları elde etmek için çaba harcamak olmuştur. Bu durum, adım adım ülkemizi bir “parti devletine” götürmektedir.
Yasamayı ve yürütmeyi kontrol eden siyasal iktidar Yargı üzerinde de kontrol kurmak için çaba harcamaktadır.
TSK üzerindeki ABD ve AB etkili baskı uzunca bir süredir vardır.
YÖK kontrol altına alınmıştır. Rektörler aracılığı ile üniversiteler denetim altına alınmaya çalışılmaktadır.
Medya kontrol altındadır. TRT tarafsızlığını yitirmiştir. Kurum müdürleri devlet memuru olmak yerine iktidar memur! gibi hareket etmektedirler.
Küresel ekonomik kriz, işsizleştirme ve ucuz işgücü için fırsat olarak görülmeye başlanmıştır.
Soros destekli projeler işbirlikçiler aracılığı ile açık açık uygulamaya sokulmaktadır. Emperyalist plan, amacına hızlı adımlar ile yürümektedir.
Anayasa Mahkemesi Başkanı hukuksal kaygıları ile değil siyasal saygısı! ile açıklamalar yapmaktadır.
Hem de tek başına tüzel kişiliği adına!
Başbakan Danıştay kararına “hukuka saygı” çerçevesinde saygı göstermesi gerekirken, , “Başımıza ikinci bir Anayasa Mahkemesi daha çıktı” sözleri ile , hukuksal bir kararı eleştirebilmektedir.
Bu yüzyılda TÜİK, güvenilir bir Adrese Dayalı Nüfus Sayımı yapmayı başaramamaktadır. O sayım ile hazırlanan hatalı seçmen listeleri ile tartışmalı bir seçime ülke sürüklenmektedir.
Başbakan bu tartışmalı listeler sorununu gidermek için tek bir adım atmamaktadır.
Hatta insanın aklına mükerrerlik için mürekkepsizlik bilerek mi tercih ediliyor kaygısı gelmektedir.
Hiçbir siyasi parti adaylarını demokratik kurallar ile belirlememektedir.
Yoksul, “bana kim ne verecek” diye beklemekte ve oyunu ona göre vermeye alıştırılmıştır.
Tarlalar boş bırakılmış, hayvancılık öldürülmüş ve kente göç özendirilmiştir. Şimdi kriz ile fabrikalar da boş kalacaktır.
Yoksulluk kendiliğinden yolsuzlukları besleyen bir etki yapmaktadır.
Tarikatlar ve cemaatler bilinçli olarak güçlendirilmektedir.
Etnik siyasal talepler özendirilmektedir.
Özetle ülkemiz son derece kötü yönetilmektedir. Bunun sonucu olarak da artık tuz kokmaktadır.
Atatürkçü, Düşnüce Derneği olarak yurttaşlarımızı bu kötü gidişata karşı uyarıyoruz.Yarın çok geç olmadan tüm yurttaşlarımızı ATATÜRK CUMHURİYETİ’ ne sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Hilmi TAŞKIN / ADD ŞUBE BAŞKANI
Haber Kaynak: http://www.giresunsonhaber.com/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.