‘’ ADIM ADIM SERÜVEN-İ ŞEBİNKARAHİSAR’’

Öncelikle köşe yazıları serüveni için bana bu şansı veren değerli yöneticilere teşekkür ediyorum.

Uyarı: Yazılarımızda kullanacağımız kelimeler ‘’ bozucu ’’ değil ‘’ yapıcı’’ niteliktedir.

İlk adım

Bu ilk yazımda defalarca felaket yaşamış göz nuru, inci tanesi Şebinkarahisar’ımızın az da olsa tarihini koruyabilmiş mimari yapılarının olduğunu vurgulamak amacındayım. Bu tarihi eserlerimiz yüzyıllar boyunca doğaya ve en önemlisi de insan etmenine karşı ayakta durmayı başarabilmişlerdir.

Ya yok olanlar; dedelerimiz yaşam kaygısından, savaşlardan veya iç karışıklıklardan dolayı yüzlerce tarihi eserimizi üzülerek günümüze ulaştırmayı başaramamışlardır. Bizden sonraki nesillerinde bizler hakkında bu şekilde bir cümle yazmasını istemiyorsak tarihimize sahip çıkalım. Şunu belirtmek isterim ki, eğer biz kültürümüzü koruyabilirsek, bunun meyvelerini en güzel şekilde göreceğiz. Bu konuyla ilgili dünya da fazlasıyla örnekleri mevcuttur.

En basit olarak memleketimizde kültür turizmini geliştirerek turist sayısını artırabiliriz. İstatistik olarak ülkemize gelen turist sayısında kültürel turizm en büyük oranı oluşturmaktadır. Eğer biz tarihi eserlerimizi koruyup ve insanların dikkatini çekebilirsek neden bizim Şebinkarahisar’ımıza da gelmesinler? Hazır yolumuzda yapılıyor. Ulaşım kolaylığına paralel olarak ziyaretçi sayımız artacaktır.

Büyükşehirlerde yoğunluktan ve beton binalardan kaçan insanları, tekrar beton binalarda misafir etmenin bence hiçbir anlamı yok. Bu sözümden şu anlaşılmasın; koşullar yine kötü olsun demiyorum. Günümüz yapı teknolojisini, aslını bozmadan bu eserlerimizde kullanabiliriz. İstanbul’da buna benzer birçok restorasyon projesi ekibinde yer aldım. Tabi şu da var ki, tarihten bahsederek siz değerli okuyucuları ilk yazıdan bunaltmak istemiyorum.  Örneğin; Süleymaniye’de bu şekilde korunan binalar yeni binalardan daha çok ilgi görüyor ve daha değerliler. İki katlı konağı yıkıp yerine 4-5 katlı çift daireli beton yığını yapsak bile o değeri karşılamaz. Bu mantıkla yapılan binaların, belgeler ışığında ve devlet desteğiyle tekrar o eski iki katlı evlere dönüştüğünü görüyoruz. ‘’ Tarihini koruyamayan milletlerin, sınırlarını başkaları belirler’’ ne güzel bir sözdür.

Bahsettiğim konu ile duyarlı olanlar bugün kaybetmiş gibi görünseler de bir gün kazanacaklardır.  Bu kazançta hem bireysel hem de toplumsal bazda olacaktır. Bu tarz gelişimde sadece bize değil, bizden sonra bu topraklarda yaşayacak nesillerimize de bırakabileceğimiz en güzel mirasımızdır.

…Günün fikir bulmacası: Değerli okur-  Neden antika eşyalar daha değerli? Bunu hiç düşündün mü?

Neden tarihi bina değerli olmasın? 

… Bir sonraki maç : ‘’Yap boz değil, planlı projeli ‘’

Saygılarımla…

MİMAR ALİ KARANCI