Giresun Üniversitesi, Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulu tarafından 21-24 Mayıs 2009 tarihlerinde Çanakkale gezisi yapıldı.
21 Mayıs 2009 Perşembe günü saat 13:30’da Şebinkarahisar’dan hareketle başlayan gezi 24 Mayıs Pazar günü saat 24:00’de ilçeye dönüşle sona erdi.
Gezinin organizasyon ve sorumlusu MYO Müdür Yardımcısı Zekai ŞENOL; öğrencilerimizle beraber geçtiğimiz yıl Milli Mücadele gezisi kapsamında istiklal mücadelesinin yaşandığı, Polatlı, İnönü, Afyon ve Dumlupınar bölgelerini ziyaret etmiş ve atalarının kendilerine bıraktıkları mirasın kutsallığını büyük bir şükranla hissettiklerini belirttiler.
tarihini bilmeyen o tarihi yaşar!
Bu yılda “tarihini bilmeyen o tarihi yaşar” düşüncesiyle bizi biz yapan, bizi birbirimize bağlayan, ortak değerlerimiz vatan, bayrak, millet gibi kavramlarımızın anlamlılığını ortaya koyan, ortak tarihimizi anlamak, 1915 yılında Çanakkale’de yaşanan diriliş destanını görmek amacıyla böyle bir gezi tertip ettik.
Çanakkale, 20 yüzyıl başlarında kendilerine daha fazla sömürge bulmak için, mevcut sömürgelerinden elde ettiği zenginlikle ortaya çıkan yüksek askeri güce karşılık Anadolu insanının vatanı, yurdu, bağımsızlığı, bayrağı, geleceği uğruna verdiği mücadelenin destanıdır. Çanakkale bir diriliş destanıdır. Çünkü yüzyıllardır savaş ve toprak kaybederken aynı zamanda kendine olan özgüveninin yitirmeye başlayan bir neslin, 3 kıtaya yayılmasının hareket noktası, kendine ana dediği Anadolu’sunun elden çıktığında yok olacağının görülmesine karşılık, tüfeğe karşı süngüyle, teknolojiye karşı yürekle, sömürüye karşı bağımsızlıkla mücadele verilmesinden ortaya çıkan diriliş destanıdır.
Çanakkale’den millet olarak çıkarmamız gereken birçok sonuçlar bulunmaktadır.
1915 koşullarındaki ordumuz gününün teknolojik özelliklerini fazla yansıtmamaktadır. Toplarımızın etkili menzili 7-8 km iken, müttefik donanma mevcut toplarıyla 15-16 km’ye ulaşabilmiştir. Bilimi, teknolojiyi yakalamayan, kullanamayan toplumlar mecburen başkalarına tabi olmak zorundadır.
Günümüz koşullarında şirketler profesyonel yöneticileri şirketlerine ülke sınırları gözetmeksizin transfer etmektedirler. Ancak ülke müdafaasının esasını teşkil eden ordunun(silahlı kuvvetler) hele de üst kademe yönetiminin yabancı ülke komutanlarından oluşturulması vatan savunmasında özellikle psikolojik unsurların kullanılmasını ihmal etmektedir. Şüphesiz ki Çanakkale’de ordu yönetiminin hiçbir savaş tecrübesi olmayan, Türk askerini hiç tanımayan bir Alman generale bırakılması olsa olsa ancak aciz bir yabancı hayranlığıyla ifade edilebilir.
Gezimizi yakın tarihimizde bizleri karanlığın derinlerinden alarak her yönü ile dünyaya örnek bir ülke oluşturan Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’e şükranlarımızı sumak için Anıtkabir ziyareti ile noktaladık.
Gezimizin gerçekleştirilmesinde gerekli müsaadeleri veren Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Osman Metin ÖZTÜRK’e, katkı ve desteklerinden dolayı Kaymakamımız Sayın Ali SIRMALI’ya, Belediye Başkanı Şahin YILANCIOĞLU’na, geçen yıl olduğu gibi bu yılda uzun yolları yakın etmemizde bizleri sürekli destekleyen ve gezimizin oluşmasında bizleri katkılarıyla cesaretlendiren Uspet Genel Müdürü Seyit ÇİFTÇİ’ye şükranlarımı ifade ederken, ayrıca Hancılar, Karancılar ve Metinerler petrole, Yılancıoğlu Market, Ünal LTD, Aydınlar Kuyumculuk’a teşekkürlerimi sunuyorum. Dedi.
GEZİLEN YERLER VE GEZİ PROGRAMI
Gezinin birinci gününde ilk olarak Çanakkale merkezinde bulunan Çimenlik Kalesi gezildi. 1462’de Çanakkale boğazının savunması için yaptırılan kalede Çanakkale Deniz savaşının izlerini görmek mümkün. Kalınlığı 6-8 metre olan kale duvarına saplanıp patlamadan duran bir top mermisi içindeki barutun boşaltılmasıyla bugünlere kadar ulaşmıştır. Kale bahçesinde bulunan “Nusret” mayın gemisi maketi Çanakkale önlerine gelen çelik zırhlı duvara ait filonun karanlık limanın soğuk sularına gömülmesini hatırlatırken, maketinin değil de aslının müzede bulunmamasının nedenlerini ortaya çıkarıyor.
Gezinin devamı için deniz yoluyla Eceabat’a geçildi. Gelibolu tarihi milli parkında öncelikle Kilitbahir’de bulunan Mecidiye Tabyası, ardından 275 kilo ağırlığındaki top mermisini tek başına topun namlusuna vererek Fransız zırhlısını savaş dışı eden Seyit Onbaşının anıtı ziyaret edildi.
Çanakkale’nin ve savaşın simgesi haline gelen, savaş boyunca şehit olan yaklaşık 250.000 neferimizin anısına yapılan, boğazın ve Bozcaada’nın tamamen görüş alanında bulunan Şehitler Abidesi ziyaret edildi.
Gelibolu yarımadasının güney kısmının gezilmesinden sonra kuzey bölgesinde ilk olarak 57. alay şehitliği ziyaret edildi. Mustafa Kemal’in “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum, bizler ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler, başka kumandanlar geçecektir” sözünden sonra tamamı şahadet şerbetini içen askerlerimizin aziz hatıraları yad edildi.
Daha sonra ise Çanakkale kara savaşlarında Çonkbayırı sırtlarından kilitbahir’e uzanan vadiden son ve sert güçlerini kullanarak geçmek isteyen müttefiklerin bu planını önceden gören Mustafa Kemal’in, onlardan önce taarruz ederken göğsüne gelen şarapnel parçasının saatini parçaladığı ve Mustafa Kemal ile Çanakkale savaşlarının beraber simgelendiği Önderimizin gözetleme yeri görüldü.
Gezinin ikinci gününde; Truva(troia) ören yeri gezildi. Truva kendi adıyla anılan savaşın ardından yok edilen Kral Priamos’un antik kentinin adıdır. 5.000 yıllık ticaret merkezi olan truva uzun yıllar savaşlar neticesinde yakılıp yıkılmasına rağmen hep ayakta kalmış bu sebeple 9 ayrı medeniyetin izleri görülmektedir.
Gezisinin Çanakkale bölümünün son kısmında, bugünkü adıyla Behramkale olarak bilinen Assos Antik Kenti gezildi.
Gezinin üçüncü gününde Ankara ziyareti yapıldı. Önce Anadolu medeniyetleri müzesi gezilerek Anadolu’nun tarih hazinesinden seçme eserler görüldü. Akabinde Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM), ve Cumhuriyet Müzesi (II: TBMM) gezilerinin ardından Anıtkabir’de Ulu Önder’in ebedi istirahatgahı ziyareti yapıldı.
Haber: Zekai ŞENOL
Öğr. Gör.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.