Hami Yıldırım kimdir? Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ben 1974 Şebinkarahisar Baltaşı (Sucak) Köyü'nde doğdum. İlkokulu Baltaşı Köyü'nde orta lise eğitimimi Şebinkarahisar'da tamamladım. 1990 yılında yüksek eğitim için geldiğim İstanbul'da 21 yıldır ikamet ediyorum. Kamu eğitimi aldım. 1995 yılında reklam ve matbaa sektöründe çalışmaya başladım.1998 yılında askerlik görevini tamamladıktan sonra kendi işimi kurdum. Matbaa sektöründe çalışmalarımı sürdürürken 2002 yılında gazetecilik hayatına atıldım. O günde beri bu sektörde iş hayatımı sürdürüyorum.
Gazetecilik serüveniniz nasıl başladı?
Gazetecilik benim için bir serüven değil meslektir. Serüvenler geçicidir. Benim yaptığım iş profesyonel ve meslektir. Gazeteciliğe 2002 Mart ayında başladım. 1998 yılında vatani görevimi sürdürürken bu konuda teklifler geliyordu. Fakat Şebinkarahisar camiasına uzak olduğum için pek sıcak bakmadım. 2000 yılında kendi firmamı kurduktan sonra gazete çıkarmam için tekrar teklifler gelmeye başladı. 2 yıl kadar düşünmedim fakat bu konuda boşluk olduğu beyan edilince evet dedim ve ilk sayıyı 2002 yılı Mart ayında çıkardım. Aslında niyetim tek sayı çıkartıp toplumun nabzını ölçmekti. İlk sayıyı çıkardıktan sonra bu toplumda, medya sektöründe büyük bir ihtiyacın hissedildiğini farkettim. Ondan sonraki süreçte de Şebinkarahisar halkının bu konuda hassasiyetlerini de dikkate alarak şimdiye kadar geldik. Şu sıralar televizyon programından dolayı bir müddet ara verdik ama tekrar gazetemizi çıkarmaya devam edeceğiz.
Bugün medya sektörüne baktığımızda toplumda var olduğunu söylediğiniz o boşluk büğün dolduruldu mu?
Eğer gerçek gazetecilikten bahsedecek olursak boşluk tabiki var. Emeksiz kazanç derdine düşmüş bazı şahsiyetler, insanımızın hassas duygularından faydalanıp istismar yoluna gidiyorlar. Bu durum ne yazık ki yıllarını bu işe vermiş biri olarak beni üzmektedir. İş o kadar basitleşti ki; resmiyet yok, yetki yok, vergi yok. Eline bir dijital makine alan sabah iki kare resim çekip öğleden sonra gazeteciyim diyor. Tahsil soran yok eğitim soran yok. Konu Şebinkarahisar olunca tüm kapılar açılır düşüncesi ile insanlarla dalga geçiliyor. Bu işin ne kadar ayağa düşürüldüğünü ve bayağılaştığını ibretle izliyoruz. Sap ile samanı birbirine karıştırmamak gerek. Ben bu iş ile hobi olsun diye uğraşıyorum. Sanal ortamda memleketimin tanıtımına katkı sağlıyorum, mali bir beklentimde yok deyip internette haber yapanlara saygımız var. Ancak işin sokağa düşürülmüş olması çok vahim. İşin daha da vahim tarafı, bu toplum içerisinde bazı insanların veya kurumların bilerek veya bilmeyerek bu duruma prim vermeleridir. Eğer Şebinkarahisar toplumu bunu hakediyorsa buyursun devam etsinler. Ama yaptığı işin emeğini zahmetini çekmeden, maliyetleri bazı kişi ve kurumlara yükleyerek, gazetecilik yaptığını iddia etmek verici.
İstanbul'da Şebinkarahisar ismiyle yayın yapın ilk yerel gazete Şebinkarahisar Haber Gazetesi mi?
Hayır. Şebinkarahisar adı altında daha öncede gazeteler çıkarılmış ama pek uzun ömürlü olmamış. 10 yıl süre ile yayın yapan ilk gazete olduğu doğrudur.
İstanbul merkezli yerel gazetecilik yapıyorsunuz. İstanbul merkezli olmak sizin için avantaj mı yoksa dezavantaj mı?
Gazeteciliği seviyor ve işin parasal yönüne çok ağırlık vermiyorsanız, İstanbul veya Şebinkarahisar merkezli olmasının pek önemi yok. Amacınız uzun zamanlı hizmet etmekse bunu her yerde yapabilirsiniz. Sonuçta bu gazeteyi yurtdışında okuyanlarda var. Amacınız Şebinkarahisar toplumunun milliyetçilik duygularını okşayıp piyasadan nakit toplamak ise bunu da yaparsınız. Ama yarın yüzyüze bakacağınız insanların sizin hakkınızda neler düşünüp neler söyleyebileceklerini de hesaba katmak zorundasınız. Çok üzgünüm ama bu geçmişte yapılmış, bugünde yapılıyor. Bu gazetenin sayıları aksadığı zamanlar abonelerimizi bilgilendiriyor, aboneliklerini yıllık değil gönderilen gazete sayısına göre yeniliyoruz. Sonuçta siz doğru şeyler yapıyor dürüst ve samimi davranıyorsanız, bu camia sizi kucaklar ve sever. Sonuç olarak avantaj veya dezavantaj olarak düşünmek pek doğru değil. Gazeteciliği ilkeli ve dürüst yaparsan her şekilde kazanırsın. Para kazanamasan bile itibar kaznırsın. Bu da manevi bir kazançtır.
Ayda bir yayınlanan Şebinkarahisar Haber Gazetesi'nin trajı ne kadar?
Değişken olmakla beraber bu gazeteyi aylık ortalama olarak 10.000 lişi okuyor.
Yerel bir gazetenin siyasi duruşu olabilir mi? Yani taraf olabilir mi?
Aslında etik olarak hiçbir gazetenin siyasi duruşu olamaz. Gazetecilik yapıyorsanız siyasi yönünüz olamaz. Gazeteci bir partinin veya siyasi görüşün savunuculuğunu yapamaz. Gazetecinin görevi kamu adına haber yapmak ve bu haberciliğin maddi kaynaklarını da satışlardan veya reklamlardan oluşturmaktır. Aslında bu pencereden bakılırsa yerel gazeteler daha özgürdür. Benim yayıncılık anlayışımda asla siyasi taraf olmak yoktur. Şebinkarahisar adına yayıncılık yapıyorsan, senin ilgi alanın Şebinkarahisar ve Şebinkarahisarlılar'dır. Bu toplumda her görüşten insanlar var. Hangi görüşe, kime göre yayın yapacaksınız? Ama eğer bir siyasi parti veya bir kurumdan kaynak sağlıyor, yayıncılık yapmaya çalışıyorsan o zaman gazeteci değil ya iş takipçisi olursun, ya da ayakçı. Bu durumun başka izahı olamaz.
Siyasi parti veya bir kurumdan kaynak sağlıyan ve yayıncılık yapmaya çalışan bir gazetenin uzun soluklu olması mümkün değildir diyebilir miyiz?
Elin atı ile yola çıkan çabuk iner. Bu atasözünün anlamını bilmeyen gidip araştırsın.
Hami Yıldırım'ı gazeteciliğinin yanında TV yapımcılığı yaptığını da biliyoruz. Yapımcılık hakkında neler söylemek istersiniz?
Televizyon yapımcılığımız yeni bir olay değil. Bölgemiz ile ilgili yaptığımız ilk program olduğu için bizim camiamız yeni öğrendi. Daha önceki yıllarda bir çok televizyon kanalında sektörel programlar yaptık. Bölgemiz ile ilgili program yapma düşüncesi uzun zamandır vardı. Ancak bu işi uzmanca ve seviyeli bir ölçüde yapmak gerektiğine inanan biri olduğum için bekledim.
Engin Ayar ile tanıştıktan sonra birlikte bu projeyi hayata geçirmeye karar verdik. 20 bölüm Tempo Tv'de Vadiden Esintiler ismi ile yayın yaptık. Bu program belli bir yöreye hitap etmiş olsa da formatı ulusal formata yakın bir programdı. Oldukça iyi bir izleyici potansiyeli yakaladı. Yayıncı kuruluşumuz olan Tempo Tv'nin satılması üzerine yayınlarımıza ulusal bir kanalda devam etmeye karar verdik. 09 Şubat Çarşamba Akşamı saat:21.oo- 23.oo arasında Anadoludan Esintiler adı ile Kanal T televizyonunda programımız devam edecek. Bölge ve ülke kültürünü en iyi şekilde ekrana yansıtmak için değişik projeler geldiği takdirde bu görevi her zaman büyük bir gururla üstlenmeye hazırım.
Yapımcılığını yaptığınız Tempo TV de yayınlanan Engin Ayar'la Vadiden Esintiler Programı izleyici karşısına değişik bir formatta çıktı ve beğenildi. Vadiden Esintiler programı hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Engin Ayar kardeşim yeni bir sanatçımız biliyorsunuz. Onun vadi diye adlandırılan bölgede bulunan sanatçılarımızın içinde en yenisi. Engin Ayar'ın en belirgin özelliği ekran yüzünün ve sahne duruşunun iyi olması. Engin Ayar müzisyenlik ten çok iyi bir televizyon programcısı olabilir. Bizim bölgemizden şu ana kadar televizyon programcısı çıkmadı. Bu boşluğu dolduracaktır. Şu ana kadar da izlediği çizgi iyi gidiyor. Başarılı olacağına inanıyorum.
Vadiden Esintiler Programın bundan sonra Tempo TV de (El Cezire Turk olduğundan) yapmayacağınızı ulusal bir TV kanalında yapacağınızı izleyicilere duyurdunuz. Bu ulusal kanal hangisidir?
Tempo Tv Elcezire Türk olarak satıldı ve format değiştirdi. Bunun içinde biz programcılığımızı Kanal T'de sürdüreceğiz. Her Çarşamba akşamı saat: 21'den sonra formatımızı biraz daha ulusal çizgide sürdüreceğiz. Bizi izlemeye devam edin.
Vilayetlik
Şebinkarahisarlılar Yardımlaşma Derneği seçiminde konuşan milletvekili hemşehrimiz Ünal Kaçır Şebinkarahisar'ın mevcut nüfusla il olamayacağını söyleyerek vadinin bir ile ihtiyacının olduğunu söyleyerek bunu da vadideki mevcut ilçelerin bir araya gelerek olacağını söyledi. Vadiye bir il olacaksa Şebinkarahisar haklı olarak ben olmalıyım diyor. Suşehri ise ben olayım diyor. Durum böyle iken vadinin ilçelerini bir araya nasıl getirebiliriz? Bu mümkün mü?
Sayın vekilimiz bunu tam olarak hangi anlamda söyledi bilemiyorum. Ama Vadideki hangi ilçeleri bir araya getirip ortak bir noktada toplayabilirsiniz ki? Hem kaldı ki o bölgeye Kelkit Vadisi denmesini de doğru bulmuyorum. Kelki'in reklamını yapmak beni rahatsız ediyor. Kelkit Vadisi'nde Şebinkarahisar vilayeti demek mantıklı bir tabir mi? Ben siyasi erk olsam şunu düşünürüm; Bu bölge Kelkit Vadisi'mi? Tamam o zaman Kelkit il olsun tüm vadideki ilçelerde Kelkit vilayetine bağlansın derim. Hem Kelkit ırmağı artık yok o bölgeye Kılıçkaya Vadisi ismi verilsin, Vadinin merkezinde tek eski vilayet olarakta Şebinkarahisar var. Şebinkarahisar'ın hakkını geri iade ettiğiniz zaman eski ilçelerini de Şebinkarahisar'a yeniden bağlarsınız. Bir taşla kaç kuş birden vurmuş oluyorsunuz. Hem başka bir ilçenin reklamını yapmaktan kurtuluyoruz, hem yeni bir bölge ve Şebinkarahisar isminde bir vilayet oluşturmuş oluyoruz. Evet nufus olarak Şebinkarahisar vilayet olmak için yeterli olmayabilir ama Şebinkarahisar'a rakip olarak ortaya çıkan Suşehri'nin nufus olarak Şebinkarahisardan farkı ne? Şartları eşit olarak düşünürsen, eski hakkın iadesi daha mantıklıdır. Diyelim ki o bölgeden birkaç ilçeyi bir araya getirip vilayetlik için yeterli nufusu sağladık. Bu nufusu hangi coğrafya da bir araya getireceğiz ve burda oluşacak vilayetin adı ne olacak?
"Şebinkarahisar vilayet olsun diye yıllardır çırpınıp duruyoruz. İstemekle olmuyor. Bunu bugün daha iyi anlıyoruz. Siyasetçi sizi görmüyor, bürokrasi tanımıyorsa vilayetliği felan unut gitsin." diyorsunuz. Peki siyasetçinin bizleri görmesi için ne yapmalıyız?
Siyasetçinin seni görmesi için senin siyasi potansiyelin olmalı. Şebinkarahisarlılar olarak biz daha kendi içimizdeki kavgaları bitiremedik ki siyasi otoriteye birlikte güç gösterisi yapalım. 14.000 seçmen ile hiçbir siyasi otoriteyi harekete geçiremezsiniz. İlk önce hizipçi anlayıştan, senlik benlik kavgalarından kurtulacağız sonra da siyasi gücün karşısında elpençe durup el öpmek yerine gücümüzü gösterip isteklerimizi gerçekleştirme yoluna gideceğiz. Söylediklerimin yine arkasındayım. Kendi aramızdaki kavgaları bitirmedikçe hiç alanda başarılı olamayacağız. Viayetliği de unutun gitsin.
Bir yazınızda Şebinli olmak 77 sene bir noktaya bakmaktır. Şebinli olmak, gelmesinden ümidi olmayan aşığın aşkını beklemesi gibi beklemektir. diyorsunuz 77 yıldır bir noktaya bakmaktan kastınız nedir?
77 yıl bir noktaya bakmak 77 yıl önce kaybettiklerinin geri dönmesini beklemektir. 77 yıl önce Şebinkarahisar sadece vilayetliğini kaybetmedi. Şebinkarahisar ekonomisini, siyasetini, etkisini, yetkisini, geleceğini ve en önemlisi onurunu kaybetti. Şebinkarahisar gidenlerin dönemediği bir şehirdir. Hep gideni ile varlığını ayakta tutmaya çalışmış bir şehirdir. Rütbesi sökülmüş bir komutanın ruh hali ne ise Şebinkarahisar'ın ruh hali de odur. Şebinkarahisar giden ve dönmesinden ümidini kesen aşığın beklemesi gibi bekliyor, böyle giderse o sevgili hiç dönmeyecek. Çünk dönmesi için gerekli şartlar oluşmadı oluşmuyor.
Mesela ne gibi şartlar?
Eğer eskiden kaybedilmiş bir hakkı geri almak istiyorsanız izleyeceğiniz yol bellidir. Ya hukuki olarak dava açar, adaletin sağlanmasını beklersin ya da siyasi otoriteyi içerden fethedersin. Şebinkarahisarlı milletvekili çıkarırsak vilayetliği geri alabiliriz demek hayal kurmaktan öte bir şey değil. Mecliste 550 milletvekili var. Şebinkarahisar'dan kaç tane vekil çıkaracaksınız ki, vilayetlik kararını meclisten geçirebilesiniz? Mantık dışı bir anlayış. Bugün ülkemizde 8 yıllık tek başına iktidar olmuş bir siyasi otorite var. İstese Şebinkarahisar'ı bir günde vilayet yapardı. Eğer 8 yıl içerisinde Şebinkarahisarlılar olarak bir randevu alıp, Şebinkarahisar'ın mecalini ülkenin başbakanına anlatamamışsak, aynada kendimize tekrar bakmak zorundayız.
İlliğimizin iadesi için Şebinkarahisarlı milletvekili dahi çıkarsak dahi birşeylerin değişmeyeceğini vurguluyorsunuz. Ben şunu anladım. 8 yıllık tek başına iktidar olmuş partiye mensup vekillerde birşey yapamaz. Şebinkarahisar'ın illiğinin tek çözüm kapısı Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan mı demek istiyorsunuz?
Tabiki R.Tayyip Erdoğan. Bu ülkenin başbakanından başka kim vilayet yapabilir bir ilçeyi? Ama nedense Şebinkarahisar'ın kanaat önderi ve liderliği iddiasında olan kişi ve kurumlar bunu bir türlü başaramadı. Ayrıca bu vilayetlik meselesinin bu kadar kutsanmasını da doğru bulmuyorum. Vilayetlik için enerji harcarken bir çok değerlerimizi kaybedebiliriz.
Şebinkarahisar'ın illiği konusunda Şebinkarahisarlılar arasında hep söylene gelen bazı söylentiler var. Mesela zamanında ilçemizde oturan Ermenilerin il olmayı engelediği. Bu söylentiler doğru mudur? İlliğin iade edilmemesi için bizlerin görmediği aktörler ve gizli eller mi var?
Eskiden Şebinkarahisar'da oturan Ermenilerin Şebinkarahisar ile bir sorunu olduğunu sanmıyorum. Hem olsa ne farkeder. Bizde bir zamanlar Orta Asya'da oturuyorduk. Orası ile bir ilgimiz var mı? Biz şimdi bu vatanın evlatlarıyız. Bu vatandan başka vatanımız da yok. Zamanında ihanet içinde olan Ermeniler olmuş ise bu onların sorunu. Bugün için Şebinkarahisar'ın vilayetliğini engellediği yönündeki söylentiler de adı üstünde söylentidir. Eğer diyasporadan bahsedecek olursak bu başka. Bununda tüm Ermenileri ilgilendirdiğini sanmıyorum. Amerika ve Avrupa'da örgütlenen Ermeni diyasporasının bu topraklar üzerinde planları var ise bizim bu projeye karşı uyguladığımız Türk diyasporası da gerekli çalışmalarını yapıyordur.
Sivil Toplum Kuruluşları
Şebinkarahisar ve o yörenin toplumsal yapısına baktığımda, işadamlarının gerektirdiği gibi bu görevi yapamadıklarını görüyorum. Dernekçilerin dernekçiliği olması gerektiği gibi yapamadıklarına şahit oluyoruz." diyerek hem dernekçileri hem de işadamları eleştiriyorsunuz. Evet iş adamlarımız ilçemize daha çok hizmet yapabilir ama derneklerimiz Yücel Beyin açıklaması hizmet konusunda bizler belirli bir yere kadar yapabiliyoruz gerisi siyasetçilerimize kalıyor açıklamasında bulundu. Dernekçilerimizin iş adamlarımıza nazaran yapacağı hizmetler sınırlı değil mi?
Ben böyle görüyor ve böyle inanıyorum. Aksini ispat etmek isteyenler buyursun ispatlasınlar. İşadamlarının sosyal sorumluluk alanında hizmet verdiklerini sanmıyorum. Eğer aksini düşünüyorsalar, buyursunlar her işadamı Şebinkarahisar'a birer şube açsınlar. Neden yapmıyorlar peki? Çünkü oraya yatırılacak kaynakların batacağını düşünüyorlar. Bugün bir işadamı 10.000- 20.000 gibi küçük rakamlarla küçük işletmeler açıp küçük çaplı işletmeler yapıp istihdam sağlasalar, Şebinkarahisar'ın bir yılda çehresi değişir. Ama yapmıyorlar. Çünkü o paranın batacağına inanıyorlar. Diyelim ki bu kaynaklar battı. Eğer gerçekten işadamı isen memleketinde batacak bu küçük çerez paralarının sizin için ne önemi var? Sizin için aylık yemek parası olan bu kaynaklar orada ki insanlar için bir yıllık bütçedir. Hem ilçeniz için o kadar paranızda heba olsun. Hani memleketinizi seviyordunuz!.. Derneklere gelince; bu daha vahim bir tablo. Çok derneğin olması memleketin reklamını yapıyor diye düşünmek çok komik bir düşünce. Güç birlikten doğar. Şebinkarahisar'ın reklamını yapmak için neden derneklerin çoğalması gerektiğine inanılıyor. Bir memleket derneklerin çokluğu ile değil etkileri ile tanıtılır. Orman köşelerinde davul çalıp, horon tepmekle Şebinkarahisar'ı kime tanıtmış oluyoruz? Bir memleket faaliyetleri ile ekonomisi ile yetiştirdiği değerler ve medya aracılığı ile tanıtılır. Bugün Şebinkarahisar'ı tanıtacak olan ürünler nerde kim biliyor? Şebinkarahisar cevizini biz biliyoruz, gidin bir Mardinli'ye, Diyarbakırlı'ya, bir Egeli'ye sorun bakalım ne kadar tanıyor? Ama bir Silifke'nin yoğurdunu herkes bilir. Çünkü sanat icraa ederken Silifke'de tanıtılmış. Bugün Şebinkarahisar'ın güçlü bir medyası yoksa, büyük etkinliklere imzalar atılamıyorsa dernekleri çoğaltmak anlamsız hatta zararlı. Yeterince parçalanmadık mı? Sonuç olarak derneklerin ve de işadamlarının görevlerini tam olarak yaptıklarını düşünmüyorum.
Her köye her mahalleye, her kabileye, her aileye dernek kuracak kadar dernekçiliği çok seviyoruz. diyerek derneklerimizin parçalanmış olmasını eleştiriyorsunuz. Oysa ki Yücel kısayla yaptığım mülakatta bu konuyla ilgili Yücel Bey, "her arkadaşımızın ilçemize kazandırdıkları var. En azından reklam yönünden kazandırdıkları bu çok önemli. Önemli olan buralar da hizmet eden arkadaşlarımızın temsil ettikleri makamın ağırlığını taşıması gerekiyor." diyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Dönüp aynı noktaya geliyoruz. Birlik, birlik, birlik
. Bunun dışında hiçbir kavrama inanmıyorum. Yücel Kısa'nın düşüncelerine saygı duyarım o böyle inanıyorsa, bu düşünce onun doğrularıdır. Benim doğrularım bunlar değil.
Hami Bey Şebinkarahisarlılar Yardımlaşma Derneği seçiminde konuşan Suşehri dernek başkanı Celal Deniz baraj yüzünden Suşehri - Şebinkarahisar - Akıncılar vatandaşlarının arasındaki dostlukların zayıfladığından şikayet etti ve Ozanlı köyü ile Akıncılar arasında bir köprü kurulmasıyla bu dostlukların tekrar sağlanacağını vurguladı. Celal Beyin tespitine katılıyor musunuz?
Evet katılıyorum. Celal Deniz'i bu düşüncesinde destekliyorum.
Şebinkarahisar ne zaman şaha kalkar? Bu konuda en büyük sorumluluk kimlere düşüyor?
Toplum liderlerine düşüyor. Şebinkarahisar'ın en büyük eksikliği lider. Şebinkarahisar'ın lideri yok.
Lider yok derken siyasi açıdan mı? Dernek ve sivil toplum kuruluşları açısından mı?
Sivil toplum liderlerinin siyasi referansı olamaz. Siyaset sonuçta partiler ile yapılıyor. Şebinkarahisar toplumunun her kesimine hitap edecek bir liderin siyasi rengi olamaz. Siyasetin olduğu yerde partileşme yani bölünme vardır. Bugün bizim camiamızın her kesiminde buram buram siyaset kokuyor ama nedense karanlıkta ıslık çalıyor, durumun farkında değilmişiz gibi davranıyoruz. Bu gerçeği kabul edelim artık ve yaralarımıza çareler aramaya başlayalım. Bu kadar parçalanacak kadar büyük değiliz. Ama birilerinin hala bu durumu eleştirmemize alınmasına ve hırçınlaşmasına anlam vermekte zorlanıyoruz. Biz birbirimizi ne zaman anlamaya ve sevmeye başlayacağız acaba
Şebinkarahisarlılar Yardımlaşma Derneği yeni yönetimini belirledi ve Yücel Kısa tekrar başkan seçildi. Hami Yıldırım olarak yeni dönemde Şebinkarahisarlılar Yardımlaşma Derneği'nden beklentileriniz nedir?
Dün olduğu gibi bugün de yarında Şebinkarahisarlılar derneğinden şahsım adına bir beklentim olmaz, olmadı da. Şebinkarahisar adına olumlu projeler geliştirip çalışsınlar yeter. Ben gazeteci olarak haber yaparım, kamuoyunu bilgililendiririm. Kimseyle kişisel bir problemim olmadı bundan sonra da olmayacaktır. Herkes görevini yapsa hiçbir sorun kalmaz. Yanlış veya hatalı gördüğüm noktaları eleştirmekten hiçbir zaman vazgeçmem. Dernek yönetimini eleştirmiş olmam art niyet olarak algılanmamalı. Basının görevi her yapılana şapka çıkartıp, alkışlamak değildir. Sonuçta Şebinkarahisar özgür bir gazetedir, derneklerin haber bülteni değil.
Tarım, Ekonomi ve Ulaşım
Toprağın altında veya üstünde bulunan kaynaklar işlenmiyorsa sadece manzara arzeder. Diyorsunuz. Buradaki toprağın altındaki kaynaklardan kastınız maden mi?
Evet. Toprağın altındaki kaynaklar madenlerimiz, üstünde bulunanda topraklarımız. Şebinkarahisar'da 30 yıldır tohum atılmayan, hayvan ayağı değmeyen topraklar var. Bu toprağın bereketini çoktan kestik. Manzara izlemeye devam. Senede bir hafta gider, Hey gidi çobanlık günlerim der iç çeker, geri döner sonra da unuturuz. Tüm film bundan ibaret.
Topraklarının büyük bölümü Şebinkarahisar'a ait olan Kılıçkaya barajının Suşehri'ne ait olmasını anlamış değiliz. Hami Bey Şebinkarahisar topraklarında bulunan bu baraj neden Şebinkarahisar değil de Suşehri ekonomisine hizmet ediyor?
Kılıçkaya barajı ne Şebinkarahisar'a hizmet ediyor, ne de Suşehri'ne. Her iki ilçe içinde talihsiz bir projedir. Binlerce aileyi yerinden yurdundan etmiş, tarımı, hayvancılığı bitirmiş, hayat damarlarını kurutmuş, bölgenin ticaretini bitirmiş, ulaşımı ulaşılamaz hale getirmiş bir proje Suşehri'ne ait olsa ne yazar, Şebinkarahisar'a ait olsa ne yazar ? Benim demek istediğim Şebinkarahisar'ın hiçbir varlığına sahip çıkamadığı gibi buna da sahip çıkamadığını ifade etmektir.
Her iki ilçe içinde talihsiz bir projedir diyor, Şebinkarahisar'ın hiçbir varlığına sahip çıkamadığı gibi buna da sahip çıkamadığını söylüyorsun. Buraya biraz daha açıklık getirebilir misin?
Şebinkarahisar vilayetliğini kaybetti. Nufusunu kaybetti. Bölgedeki ticari gücünü kaybetti. Elinde bulunan kaynaklar çevre il ve ilçelere dağıldı. Yolunu kaybetti, coğrafyasını kaybetti. Eğer bir ilçe eskiden vilayet iken şimdi mevcut nufusunu bile koruyamamışsa, değerlerini kaybetmiş olmuyor mu?
Tarım arazilerini ekip biçmeyerek arazilerini boş bıraktıkları için köylülerimize sitemde bulunuyorsun. Oysa ki köylülerimiz de emeğinin karşılığını almadıklarını, yapılan hasılattan zarar ettiklerini söylüyor? Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Gerçek anlamda verilen hiçbir emek karşılıksız kalmaz. Ben o topraklarda yeterince tarım yapıldığını görmedim. Dünya bankasından mazot parası alıp hiçbir araziye tohum atılmıyorsa, emeğin karşılığını bekleyemezsin.
Hami Bey karagöl projesi neydi? Neden bu proje Şebinkarahisar'a kazandırılamadı?
Bu projenin mimarı eski belediye başkanı Mehmet Özdemir'dir. Yalnız benim edindiğim bilgiye göre, bu proje bugünki rakamlarla 40 trilyonluk bir projedir. Bilerek veya bilmeyerek ihanet içinde olan birkaç kendini bilmezin yüzünden bu proje Şebinkarahisar'a kazandırılamadı. Karagöl suyu Öksürük kayasından Şebinkarahisar'a dökülürse Şebinkarahisar'da heyelan olur diyenler, şimdi neden heyelan olduğunu mantıklı bir şekilde açıklamalıdır.
Bizim sahiplenemediğimiz Karagöl suyunu kimler sahiplendi?
Bildiğim kadarı ile karagöl suyu projesi iptal edildi ve o su boşa akıyor. Seçimlerde Nurettin Canikli bu projenin yeniden harekete geçireleceğini söylemişti ama henüz harekete geçilmedi. Sanırım unutuldu ya da görmezden geliniyor.
Şebinkarahisar'a havalanı yapılacak denilerek havalanı pisti yapıldı. Şimdi bu havaalanı pistinde hayvanlar otluyor. İlçemize neden havalanı yapılması gerçekleştirilemedi?
Başta bütçe gelmediğinden ikinci nedeni de ilgisizlikten. Sen bir garip çingene neyine lazım altın testi. Şebinkarahisar'a havalaalanı deyince insanlar gülüyor. Çünkü bu toplum küçük düşünmeye alıştırılmış. Havaalanı kim biz kim anlayışı var. Şimdi hayvanlar otluyormuş ne güzel işte. Bizim istediğimiz de bu zaten.
Şebinkarahisar teşvik yasası kapsamında bir ilçe. Teşvik Yasası çıktığından bu yana Şebinkarahisar bu yasadan yeterince yararlanabildi mi?
Bildiğim kadarı ile hiçbir şekilde faydalanamadı. Çünkü yöre halkı bu teşviklerden habersiz. Dernekler üyelerini ve mensubu oldukları köyleri bu konuda bilgilendirmedi. Oysa devletin kaynaklarını kamu yararına aracılık yaparak sunmak derneklerin en önemli görevleridir.
Siz Suşehri-Şebinkarahisar yolu denmesine pek sıcak bakmıyor İstanbul - Şebinkarahisar yolu denmesini istiyorsunuz. Suşehri-Şebinkarahisar, İstanbul - Şebinkarahisar denmesi arasındaki fark nedir? Ayrıca bu 45 km lik yolun durumu hakkında neler söylemek istersiniz?
Bir yolun ismi verilirken o yolun transit olarak nerede sonlandığına bakılır. Şebinkarahisar'dan başlayan yol Giresun'da bitiyorsa Şebinkarahisar-Giresun yoludur. Aynı yol Dereli'yede gidiyor. Neden Şebinkarahisar- Dereli yolu denmiyor da Şebinkarahisar- Giresun yolu deniyor. Hem o yol Şebinkarahisar- Suşehri yolu değil. Şebinkarahisar - Suşehri yolu, Şebinkarahisar yol ayrımından Suşehri'ne kadar olan yoldur. Bu yolun durumu hakkında söylenecek çok şey var ama ben bunu bir televizyon programında yaşanan bir olay ile ifade etmek istiyorum: Karadenizli yaşlı bir amcaya muhabir soruyor: - Amca bu yol nasıl yapılmış? Yaşlı amca cevap veriyor: Uşağum o zamanlar yol mühendisi felan yokmuş. Bir eşeğin sırtına saman çuvallarını yüklemişler, çuvalların altına da birer delik açmışlar. Eşeği salıverince, samanlar dökülmeye başlamış. Eşeğin gittiği yerden yol yapmışlar. İşte bizim o yol da eşeğin saman izlerinden yapılan yola benziyor.
Nüfus ve Eğitim
Bazı ilçeler nüfuslarını artırmak veya mevcut nüfuslarını korumak için birçok projeler yapıyorlar. Bizde ise tam tersine örnek olarak Hatay'da inşaa edilen 280 adet konut meselesi. Bu konuda neler söylemek istersiniz. Şebinkarahisar'ın nüfus sorunu nasıl çözülür?
Şebinkarahisar'ın göç eden nufusunu geri döndürmek zor. Ancak mevcutu korumak için çalışmalar yapılabilir. Bunun başında da istihdam geliyor. Şebinkarahisar'da askerliğini yapmış, geleceğine yön vermek isteyen bir genci o ilçede nasıl tutabiliriz bunun çarelerini aramak gerekiyor. Şebinkarahisar'da şu anda kurulan fabrika yaklaşık 100 kişiye istihdam sağlıyor. Bu özveriyi gösterip, oraya o fabrikayı kuran Ali Demirkan'ı yürekten kutluyorum. Ali Demirkan gibi 10 tane daha işadamımız ortaya çıksa Şebinkarahisar'da bin aileye istihdam sağlanır. Başka tür arayışlara ne gerek var? Alın size nufusu arttırma projesi!.
Şebinkarahisar meslek yüksek okulunu kazanan öğrencilerimizin ilçemiz hakkındaki görüşleri sizce nasıldır?
Her okulda olduğu gibi Şebinkarahisar'da da öğrencilerin sıkıntıları olması gayet doğal. Eğer ilçemize okumak için gelen öğrenciye yeterince sahip çıkılır, barınma ihtiyaçları karşılanır ise ilçemiz hakkında olumsuz düşünceler içinde olacaklarını sanmıyorum.
Taşımalı eğitim sistemini nasıl buluyorsunuz?
Bugün ki şartlarda bundan başka alternatif olmadığına göre bu sistem devam etmeli. Her köyde 5-10 öğrenci varsa devletin buralara öğretmen gönderme şansı yok. Taşımalı sistem mecburiyetten oluşmuş bir sistemdir.
Gençlik
Şebinkarahisar gençliği için neler söylemek istersiniz?
Şebinkarahisar toplumunu temsil edenlerin büyük çoğunluğu 50 yaş ortalamasında olan insanlardan oluşuyor. Gençler bu tür faaliyetlerden oldukça uzak. Yeni bir gençlik hareketi başlatmak gerekir. Derneklerin gençlik ve kadın kolları kurulmalı. Derneklerin yapısı acil olarak değiştirilmeli ve yeni kaynaklar aranmalı.
Son olarak Şebinkarahisarlılara neler söylemek istersiniz?
Yıllarca eksiği ile fazlası ile bu toplumun içerisinde bulunan biri olarak ben bu toplumu seviyorum. Biz yaşam tarzı düşünceleri, karakteri ile farklı ve sağlam bir toplumuz. İnsanız ve hata yaparız. Önemli olan bu hataları düşmanlık olarak algılamadan, diyaloglarımızı her zaman sağlam tutmalıyız. Bunu başardığımız zaman ülke içinde kendimize sağlam bir yer edinmiş oluruz. Şebinkarahisarlılar kültür ve tarihi köklü bir toplumdur. Tek eksiğimiz lider. Güçlü bir lider bu toplumun önüne çıkarsa çok büyük işleri başardığımıza hepimiz şahit olacağız. Son olarak şunu ifade etmek istiyorum. Şebinkarahisar toplumu gerek Ş.Karahisar'da gerekse gurbette duraklama ve dağılma dönemine girdi. Bu sürece acil müdahale edilmek zorunda. Toplumun önde gelen değerli insanlarının iyi niyetli mücadele ettiklerini biliyorum. Ancak mevcut uygulanan sistem maalesef çöktü. Sivil toplum kuruluşlarının içi boşaltıldı. Derneklere vizyonu daha geniş otorite sahibi insanların yönetici olması gerekiyor. Yıllardır bakıyoruz aynı kişiler aynı yerlerde. konuşanda aynı kişiler, düşünenlerde, alkışlayanlarda. Kimse bir şeyi sorgulamıyor. Derneklerin başında bulunan kişiler " biz olmazsak dernekçilik olmaz" gibi tuhaf bir düşüncenin içindeler. Siz bir gidin bakalım Şebinkarahisar toplumu sahipsiz kalırsa sizi yeniden çağırırız. Bu saltanata bir son verilmeli artık. Şebinkarahisar'ın kaybedecek bir günü bile yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.