• BIST 9659.96
  • Altın 2924.471
  • Dolar 34.5992
  • Euro 36.2611
  • Ankara -1 °C
  • İstanbul 6 °C
  • İzmir 5 °C
  • Giresun 7 °C
  • ŞEBİNKARAHİSARLILAR YARDIMLAŞMA DERNEĞİN’DEN TERÖR OLAYLARINA KARŞI ÇOK SERT AÇIKLAMA
  • ORDU-GİRESUN HAVALİMANI TURİZMİ CANLANDIRDI
  • ALİ KARANCI YAZDI ‘’YAPBOZ DEĞİL, PLANLI PROJELİ’’
  • RAMAZAN’DA GÖNÜLLERE UZANACAK SICACIK EL ŞEBİNKARAHİSARLILAR YARDIMLAŞMA DERNEĞİ’NDEN
  • AK PARTİ GİRESUN’DA SEÇİM SONUÇLARINA İTİRAZ ETTİ

ŞEBİNKARAHİSARIMIZIN ŞİVESİ İLE KULLANILAN SÖZCÜKLER VE ANLAMLARI

ŞEBİNKARAHİSARIMIZIN ŞİVESİ İLE KULLANILAN SÖZCÜKLER VE ANLAMLARI
Şebinkarahisar yöresinde kullanılan sözcükler ve o sözcüklerin anlamları.

ŞEBİNCE SÖZLÜK

  Aşağıda verilen kelimeler Türk Dil Kurumu Derleme sözlüğüne geçen,
kelimenin kendisi veya özel anlamları Şebinkarahisar yöresinden
türemiş ve onun adına kayıtlı kelimelerdir ve derleme sözlüğünün
kelime kelime taranması ile belirlenmiştir. Bu kelimelerin birçoğunun
farklı ancak benzer olmayan anlamları farklı yöreler için kayıtlara
geçmiştir ve bu anlamlar burada verilmemiştir. Kısaca bu sözcüklerin
verilen anlamları yöremize aittir. Bunu hazırlayan olarak bu
kelimelerin toplamına kısaca Şebince adını verdik. Oldukça uzun ve
sabırlı tarama gerektiren bu çalışmanın amacı, birçoğu halen
kullanılmakta olan yöresel sözcüklerin unutulmasını önlemek ve
mümkünse gelişimini teşvik etmektir. Bu sözlüğe katkı sağlamak
istiyorsanız aşağıdaki sistematik kurallara uymanız gerekmektedir:

- TDK Derleme sözlüğüne geçen kelimelerin yöresel anlamında uygun
görmediğiniz veya ekleme yapacağınız anlamlar varsa, kontrol
edilebilmesi için, bulutcu@itu.edu.tr adresine bildiriniz.

- Yeni bir kelime veya belirli bir kelimenin yöreye özgü anlamını
eklemek isterseniz o kelimenin yöresel anlamını ve en azından
o anlamın hangi köy veya köylerde kullanıldığını belirtiniz.


..................................................................
- A -
..................................................................

Abos   : Parasız
Abrul           : Nisan
Abrulmak  : Abanmak , yaslanmak
Abunmak   : Dayanmak
Acar   : Yeni; gözüpek, çevik; çapkın
Acıkıcı   : Hindiba, labada
Acur   : Bir çeşit hıyar
Afkun               : Gübre, fışkı   {Ahpun,Akpun,Ahbun}
Ağrı   : Yönünden, tarafından, den beri
Ağlaz   : Mızıkçı, oyunbozan
Ağlazlık  : Mızıkçılık
Aham   : İşte burada
Ahbunluk  : Gübrelik
Ahınduruk  : Çamsakızı , reçine
Ahırık   : Balgam
Ahraç   : Davarın yazın açıkta yattığı yer
Ahtarağaç  : Yufka çevirmeye yarar bir alet
Akçababa  : Akbaba
Akkunduz  : Geniş, kıvrık, yapraklı bir tür ot
Akman   : İhtiyar
Alaçık (alaçuk)  : Bostan kulubesi, çardak
Alaf   : Hayvanın kışlık yiyeceği
Alan   : Açıklık, düzlük yer
Alaptan   : Lapa lapa yağan kar
Alasaksağan  : İspinoz
Alaz   : Alev; cümbüş, eğlence
Alazdımak  : Yağmur, kar dinmek
Alıngaç   : Anlayışlı, hassas
Alışmak   : Tutuşmak, yanmak
Aluç   : Frenk üzümü
Anadut   : Yaba, dirgen
Anca   : Ancak, bu anda, şimdi
Andaval   : Aptal, beceriksiz, şaşkın
Andır kalmak  : Ölüden arta kalmak
Ankıl   : Akılsız, dangalak
Anık (Anuk)  : Dağ nanesi
Annaç               : Göz önü, ön taraf, karşı  {Anaç ,Annak}
Annaklamak  : Etrafı dikkatle gözetlemek
Arada vazgeçmek  : Bozuşmak
Arbadan   : İhmalci, batakçı
Arbatan   : Arsız, hayasız
Arkaç   : Dokumacılıkta enine atılan iplik
Arıklamak  : Zayıflamak
Arın altı   : Güneş olmayan veya az olan yer
Arıtmak   : Bitirmek, tüketmek; temizlemek
Arustah (Arustak) : Tavan
Arkuru   : Düz doğru
Aruda   : Toprak damda toprak altına konan yaprak vs.
Arusta(h)  : Kaplaması olmayan tavan
Asar   : Şalvar, potur
Asma üzümü  : Bir çeşit üzüm
Aşırtma   : Kova, bakraç
Atı   : Düğün bahşişi
Avara   : İşşiz,şaşkın; eylül
Ahvalamak  : Isırmak
Avıl   : Ağıl
Avuz   : Yeni doğmuy hayvanın koyu sütü, ağız
Ayamak   : Kayırmak, korumak
Ayrıksı (Ayrıksu) : Başka,ayrı
Ayvaz   : Karşılıklı, bedel
Azmak   : Gölcük, küçük su birikintisi

..................................................................
- B -
..................................................................

Babıcık               : Çuvaldız
Baca   : Pencere içi
Bad (Bat, bot)  : Çit, çevirge 
Badal   : Merdiven, basamak; çamurdaki, kardaki ayak, tekerler vs.izleri
Badiye   : Büyük bakır tencere
Balaşlama  : Bir çeşit armut
Bardak   : Çamdan yapılmış su testisi
Barhana   : Alie fertleri, grup, kafile
Basarna   : Manivela, destek
Basık (Basuk)  : Cılız, boysuz
Başlık   : Kız tarafına verien ziynet vs.
Bavnumak  : Tazı ava alıştırmak
Bayah   : Demin, az önce
Bayaktan  : Demin, az önce
Bayam (Bayan)  : Çağla  
Bazlamak  : Hamuru yassılamak
Behni   : Oluk gibi hayvan yemliği
Bek   : Sert, sağlam
Belalan   : Yassı tepe, ufak tepe
Ber   : Davar sağılan yer, ağıl
Berkitmek  : Germek
Beşerleme  : Biçilen ekilen desteklenek toplanması
Bıldık   : Ufak ceviz, yeşil domates
Bıyıl   : Bu yıl
Bibi   : Hala
Bicındık          : Bir parça
Bici bici  : Hayvan çağırma, kovalama ünlemi
Biçik    : Dana
Bik   : Tarlada açılan su yolu, ark
Bildik   : Palamut
Bicirik (Bıcırık) : Uç, köşe, bucak
Bişi   : Sac ekmeği; kızartılmış hamur
Bir tike  : Bir parça, azıcık, biraz
Boduç   : Kulpsuz, yuvarlak küçük testi
Boğurtlak  : Başak tutmaya başlamış ekin
Bohoru (Bohuru)  : Baca
Bolu   : Çelik,çomak oyununda çomak
Borana   : Sarmısaklı yoğurt
Buldumcuk olmak  : Ne oldum delisi olmak
Boy   : Burçağa benzer yemlik bir tahıl
Boyak   : Boya
Börük başı  : Ocak üstü raf
Bukla (buklo)  : Ağaçtan yuvarlak matara
Burkuntu  : Dolaşık, eğri büğrü
Burulgan  : Girdap
Burtarmak  : Surat asmak
Burun   : Duttan elde edilen ilk şıra
Burunsak  : Süt emmemesi için buzağı burnuna geçirilen başlık
Bük   : Çalı diken topluluğu
Bülez   : Kambur
Büngüldemek   : Topraktan su kaynamak
Bülgültemek   : Su ateşte kaynamak
Bürgü    : Hamam havlusu
Bürük   : Baş örtüsü, çarşaf, car
Büşürmek  : Pişirmek
Büveleklenmek  : Büvelek tarafından ısırılmak

..................................................................
- C -
..................................................................

Cablama   : İnce uzun yontulmuş ağaç
Calas   : Yeşil fasulye
Calaz   : Mısır koçanı
Cancan   : Ağustos böceği
Capula   : Bir çeşit ayakkabı,yemeni
carıs   : Arsız, terbiyesiz
Cavramak  : Uğraşmak, didinmek
Cef   : Bir cins ağaç
Cengebe   : Ormanda çukur yer
Cerge   : Derme çatma dükkan
Cerlemek  : Ters cevap verme
Cerk   : Hayvan bağlama ipi
Cevran   : Genişlik
Cıcık   : Güzel
Ciğalanmak  : Süslenmek (cehlenmek)
Cırcır                  : Pamuk çıkrığı
Cırnaz   : Oyunbozan
Cımbıldamak  : İnce sesle ağlamak
Cızmaklamak      : Tırmalamak
Cibin   : Çamurlu toprak
Cibiş   : Çapak
Ciciği şişmek  : Canı çekmek, imrenmek
Cicik üzümü   : Bir çeşit üzüm
Civcik   : Civciv
Civelek   : Küçük tipli kimse
Coruk    : Gelişmemiş
Coşarmak  : Abartılı anlatı
Cörgül (Çörgül)  : İnce, zarif 
Cucu   : Tavuk çağırma ünlemi
Cücük   : Civciv

..................................................................
- Ç -
..................................................................

Çağala   : Olmamış meyve
Çağgıl   : Çengel 
Çağmak   : Güneş doğmak
Çuha   : Çalı süpürgesi
Çalak   : Kışlık davar ağılı
Çalma   : Kibrit; ağaç dalı
Çalmak   : Mayalamak
Çalmar    : Üstü açık çevrili ağıl
Çamtı (Çantı)  : Tavan
Çangal   : Eğri ağaç, fasulye sırığı
Çanşır (Çanşur)  : Hayvanlara yedirilen bir ot
Çapmak   : Koşmak, ivmek
Çara   : Kızgınlık zamanında dişi hayvandaki akıntı
Çat   : İki dere veya yolun birleştiği yer 
Çatma   : Yayla evi, yığma evi; yörük çadırı
Çuvallamak  : Çevreyi kolaçan etmek
Çayan   : Kırkayak,çiyan
Çaygara (çaykara) : Göze, kaynak, pınar
Çebiç   : 1 yaşındaki ekek keçi
Çece   : Ağabey; baba
Çecik   : Ağaç veya madeni çivi; tencere, kazan ağız kısmı, kıvrıntı yeri
Çeç   : Tahıl yığını
Çedene   : Keten, kendir, kenevir tohumu
Çedik   : Terlik
Çekelik   : Bir tür peynir, çökelek
Çekem   : Su işlerinden anlayan kişi
Çekü   : Başörtüsü, yemeni
Çeltük   : İri saman, çeltik
Çemiç              : Dut kurusu
Çençen   : Geveze
Çendelemek  : Yontmak
Çepellik  : Yağmurlu bozuk hava
Çerepene  : Ekmek yapmada kullanılan toprak çanak
Çerik   : 6 kg.lik tahıl ölçüsü; çemensiz pastırma
Çetirik   : Kayalık yerler
Çığırmak  : Süslenmek, şarkı söylemek
Çığrık   : İplik bükme çıkrığı
Çıkma   : Balkon
Çınbıldamak  : Ağlar görünmek
Çıralıman  : Çırayla odayı aydınlatma
Çırtmak   : Damla damla inek sağma
Çıtak    : Yakışıklı delikanlı
Çıtmalamak   : Hayvanın tekme atması  {çıtmalanmak}
Çıtırık   : Karışık,dolaşık
Çıtır   : Karışık, dolaşık
Çıtlak   : Kıvılcım
Çıyrık   : 3 tekerlekli bebek arabası
Çiğin   : Omuz
Çiğit     : Çekirdek
Çimmek   : Yıkanmak
Çipil   : İnce ağaç dalı; ırmak kenarı ağaçlardaki filizler
Çir   : Meyv kurusu
Çise    : İnce yağmur
Çiskin   : Yağmurlu hava
Çit   : Başörtüsü,yemeni
Çitil   : Kavgacı
Çorlu   : Kirli,pis
Çoruş   : Kağnıda ikinci çift yardımcı öküz
Çoşur   : Ufak meşelik
Çotul   : Tepesi kesilmiş, büyüyemeyen ağaç
Çölük   : Kıymık
Çöpür   : Yünün kirli çöplü yerleri; keçi kılı
Çördük (çörtük)  : Yabani armut, ahlat
Çuka   : Manda
Çullama            : Örtme,üstünü kapama
Çullu                : Üst üste giymek
Çultar   : Bir çeşit kilim

..................................................................
- D -
..................................................................

Dabak   : Şap hastalığı
Dahra   : Tahra
Dal   : Omuz, omuz başı
Dalab etmek  : Dişi hayvan erkek istemek
Dalabımak  : Dişi hayvan erkek istemek
Dalap   : Erkek isteyen dişi hayvan
Daldingil  : Yapayalnız, başıboş,akılsız
Dalgı   : Düvendeki boyunduruğa bağlanma deliği
Danalık   : Ahırda buzağı koyma yeri
Dağnamak  : Şaşmak
Daraba   : Köy odalarındaki sedir, seki
Darus   : Nem, rutubet
Dastar   : Sofra bezi
Davarcık  : Bulgur, yarma konan koyun, keçi derisi
Davulbaz  : Davlumbaz
Davum   : Çitlenbik
Debbe   : Su güğümü, büyük fıçı, su kovası
Değmek   : Olmak, olgunlaşmak
Delecem   : Korkunç, anormal, sevimsiz
Delecen   : Patlak, acayip bakışlı göz
Depdevir   : Kütük
Deremet   : Yardım
Devrent (Devret) : Dar geçit,boğaz, tehlikeli yol
Deyha   : İşte, orada, şurada
Dıg   : Yerme, çekiştirme
Dığıl   : Bir şeyin ufağı; koyun keçi vb.hayvan yuvarlak katı pisliği
Dıhmah   : Sokmak, kapamak
Dıkılmak  : Girmek, sokulmak
Dındıklamak  : Gereksiz çok incelemek, karıştırmak
Dırlanmak  : Gereksiz söylenmek
Dırzanmak  : Alay etmek
Dibeli (Diberi)  : Örneğin
Dindiklemek  : Bir konuyu iyice incelemek
Dikel   : Bir tarım aleti, bel
Dikilme   : Yel, sancı
Dink   : Büyük taş, dibek
Dirgen   : Ucu çatallı tarım aleti {Dilgen,dilgön}
Dişemek   : Dişeğiyle diş açmak
Dişeği   : Dişli bir çeşit çekiç
Dodarmak  : Hüküm sürme, tahakküm
Doğduk   : Keçinin dört ayağı
Dolay   : Dönemeç,viraj
Domruk   : Tomruk
Dondurma        : Kışa doğru ekilen tohum {Doğdürme}
Doruotu   : Dereotu
Doruk (Dorok)  : Büyümemiş ağaç
Döl (I)   : Soy,soyun devamını sağlayan çocuk; Maşrapa
Döl (II)  : Koyun, keçi, kedi, köpek gibi hayvanların  yavruları
Dölek   : Uslu, ağır başlı kimse
Dövmeç            : Ceviz, çemiç, pestil vs. dövülerek yapılmış yiyecek
Dudaklı   : Edepsiz
Dulda   : Kuytu yer, saklanılacak yer, gölge
Duncukmak  : Tıkanmak, nefes alamamak
Duruk   : Boy atmamış, gelişememiş
Düdek   : Meşe, çam palamutu
Düğe   : İki,üç yaşında dişi dana, düve
Düğmeç   : Ufalanmış sıcak mısır ekmeğini kızartarak yapılan yiyecek
Düğücek           : Sert yuvarlak kar taneleri { Düğücük, düğürcük}
Dürü   : Bir tarım aleti, bel
Düvençere  : Döven  otu
Düyürcük  : Elendikten sonra geriye kalan ince bulgur, düğü
Düzen   : Bez dokuma tezgahı

..................................................................
- E -
..................................................................

Ebee              : Doktor
Ebemkuşağı     : Gökkuşağı
Ecik    : Yağmurdan ıslanmış arpa, buğday
Edik    : Karda yürümeye yarar ayakkabı
Eek   : Sapanın toprağı işleyen parçası
Eezen    : Bir tür romatizma
Efek   : Yabani yonca, fiğ
Efin   : Ardıç meyvesi
Eğenk (Eyenk)   : Sabanın demir takılan yeri, ökçe
Eğelik    : Çocuk olması için çocuksuz kadına yapılan ilaç
Eğir    : Arıların çıkarttığı salgı
Eğiş   : Tekne hamurunu kazımaya yarayan alet
Eğrek   : Hayvanların toplandığı yer
Ekercek    : Yün eğirme aleti, kirmen
Ekis    : Sitem, laf dokundurma
Eğleşmek  : Oturmak, durmak
Eldeç    : Tahıl dövmede kullanılan dibek tokmağı
Ellik    : Eldiven
Em    : İlaç
Eme    : Hala
Emzük olma   : Dut ve benzeri için yenilebilir kıvam, irileşme
Enik    : Kedi, köpek yavrusu
Enser    : Köşeli büyük çivi
Erek    : Merada hayvan dinlenme yeri
Erinmek    : Tembellik etmek, üşenmek
Ersün    : Ateş küreği
Erük   : Erik
Esik   : Tepelerin düz kısmı
Eşme   : Hayvanlar için yapılan gölgelik
Evelik   : Ispanağa benzer yenilen bir bitki
Evlik   : Kavak, selvi fidanı

..................................................................
- F -
..................................................................

Fahı   : Hoca, imam
Fene                : Fena
Fetir   : Mayasız yufka ekmeği
Fırahtı   : Parmaklık, çit
Fırıç   : Fırında kurutulmuş armut
Fırızma   : Ağ gibi örülmüş saman sepeti
Fıtı   : Bulgur kırığı
Fildir fildir  : Canlı,hareketli
Filik   : Beyaz tiftik keçisi
Fillemek  : Kapıyı sürgülemek, kilitlemek
Fisil   : Arpacık soğanı
Fiske   : İdare lambası, kandil
Frengi   : Kilidin zemberek kısmı
Foruk   : Gevşek

..................................................................
- G -
..................................................................

Gabalak   : Geniş yapraklı bir ot
Gaçamak   : Pekmezli bir çeşit yemek
Gada   : Dert hastalık; Ağabey
Gadik   : Ağaçtan silindirimsi bir tahıl ölçüsü
Gafle   : Defa, kere
Ga(h)   : Elma, armut kurusu
Galdırık  : Yenen bir bitki
Ganil   : Kanun
Garık   : Bölüm, tarh
Gatmer             : Katmer
Gatuvaz   : Görgüsüz, cahil
Gavrak   : Petek
Gayruk             : Büyük ağaç
Gaytarmak  : Gizliden kaçmak
Gazil   : Kıldın ip
Gececük   : Semerde yük iplerinin takıldığı demir
Gecgere   : Sedyemsi bir araç, teskere
Gedek   : Manda yavrusu
Gelberi            : Maşa
Gelecoş   : Bir çeşit yemek
Geliç (Gelüş)  : Orak
Gelüç   : Yok anlamında kullanılır
Gendüme   : Dövülmüş buğday veya arpa
Geren   : Hafif bulutlu, sisli hava
Gerilmek  : Gerinmek
Germicek  : Değirmende üst taşın dönmesini sağlayan aygıt
Gever (Gevar)  : İnce su yolu
Gevmek   : Geviş getirmek
Geysi   : Giysi
Gıbal   : Çehre
Gıcık   : Koyun, kuzu
Gıcıklamak  : Kağnının giderken çıkarttığı ses;İrileşme
Gıdık   : Fındık çubuklarından örülmüş yumurta vs. sepeti
Gırcı   : Küçük taneli dolu
Gırebi   : Ucu kıvrık bir alet
Gıyıklamak  : Kapıyı aralık bırakmak
Gide   : Koyun kovalama ünlemi
Gildan   : Gövdesi sert, kaygan bir kurt
Gilik   : Saçta pişirilen küçük ekmek
Girabolu  : Frenk üzümü
Girebi   : Ucu kanca gibi bir çeşit küçük balta
Girge   : Büyük kazan
Gişi   : Koca, eş
Gocacık   : Semerin arkasında bulunan demir
Gorhuluh  : Korkuluk
Gozalak   : Çam kozası
Göcecük   : Gocacık
Gödük   : 12-15 okkalık tahıl ölçüsü
Göğnü   : Çürük rengi
Göbül   : Köpek yavrusu
Göğ keçemen  : Zehirli yeşil bir kertenkele{Göy keçemen}
Gökçek   : Güzel
Gölük   : Yük taşıyan, binilen hayvan
Gör   : Mezar, mezarlık
Görgü   : Ayna
Göv   : Olgunlaşmamış, ham
Gövenç   : Güvenilen şey
Gövermek  : Bitkinin yeşillenmesi
Gövnümek  : Meyvenin olgunlaşması
Gövünmek  : Ateş karşısında elbisenin kavrulması, yanması
Göymek   : Katlanmak, beklemek
Göz   : Suyun çıktığı yer, kaynak
Gözcek   : Gözlük
Gözel   : Güzel
Gözer   : İri gözlü büyük kalbur
Gözleşmek  : Birbiriyle zıt gitmek, kızgın olmak
Guşkana   : Kulpsuz bakraç, küçük tencere
Gübür   : Süprüntü, toz
Gücük   : Şubat
Güdül    : Sığır tüyünden, kuyruğundan yapılmış top
Gülatma   : Kasımpatı
Gülgülü    : Pembe
Güllap    : Kapı sürgüsü, menteşe
Gülk   : Kuluçka
Gün çiçeği   : Sabah açıp, akşam kapanan çiçek
Güney    : Her zaman güneş alan yer
Günülemek   : Çekememek, kıskanmak
Gürem    : Küme, sürü, kafile
Gürze    : Ağaçtan su kabı
Güvenç    : Dayanak, arka, yardım
Güvermek   : Yiyecek bozulması
Güvertme   : Sonbaharda ekilen ekin
Güveyin    : Arının ilk yavrusu
Güzle   : Yörüklerin son oturduğu serin yayla

..................................................................
- H -
..................................................................

Hacırget    : Tandır üstünde demir ızgara
Hahut     : Çürük, yıpranmış
Hakos     : Sabanın tarlada bıraktığı iz
Halasız              : Akılsız
Halbur     : Kalbur
Halusotu    : Bir çeşit ot
Hamança    : Deri veya yünden çoban azık torbası (Hamence)
Hancur     : Yanmış paçavra ve külü
Hangel     : İyi enenmemiş boğa, tosun
Hapahap gelmek  : Karşı karşıya, yüz yüze gelmek
Hapal     : Köpek yavrusu
Haphap      : Sinirli
Haranı     : Kazan
Harın     : Obur
Haros     : Birkaç yıl sürülmemiş tarla (harus)
Hartama     : Kiremit altına konulan ince tahta
Harum     : Kaygısız adam;Bir tutam ot
Hasıl     : Başak tutmaya başlamış yeşil ekin
Hasuta     : Bir çeşit tatlı
Haşel     : Yonga
Haşıl     : Bir çeşit yemek, bulgur pilavı
Haşlak     : Rüzgarda kuruyup cılız kalmış tahıl, vs.
Havar                : Yaygara, çığlık
Hayat     : Sofa
Hayf     : Hınç
Hedik     : Haşlanmış buğday, nohut vs.
Helik     : Duvar örerken boşluklara konan ufak taşlar
Helke (Helge)    : Bir çeşit bakır kova, ağaçtan oyulmuş su kabı
He mi               : Öylemi, değimli, tamam mı
Henek      : Konuşma
Henke     : Çinko kova
Herek     : Asma, fasulye destek sırığı;Kıvırcık koyun
Herk     : Sürülüp nadasa bırakılan tarla
Herle     : Yağda kavrulmuş un çorbası
Hernük              : Toprağın tavı (Hermük)
Herti     : Bayat
Heyiklemek       : Hayvanın ürkerek kulak kabartması
Hıktım (Hılgım)  : Tıpkı, aynı
Hıltak     : Bol, geniş, gevşek
Hıngızıngında    : Olsa olsa, en son derecede
Hırçık     : Eski, yamalı, lime lime
Hırhız     : Hırsız
Hırtık     : Kavgacı, saldırgan
Hırtış     : Hastalıklı, zayıf
Hısut     : Kağnının iç kısmı
Hız:                    : Borç, ödünç
Hızan (Hizan)     : Aile, çoluk çocuk
Hızan (II)    : Hizmetçi, uşak
Hızım     : Yıkanan buğdayın su üstündeki artıkları
Hiçlemek    : Ziyan etmek
Hidiklenme    : Gıdıklanma
Hiles     : Salyangoz
Him     : Temel
Hobuş etmek     : Çocuğu sırta almak
Hocar     : Cüce
Hodak    : Sığır çobanı
Hohoy     : Bir saklanbaç oyunu
Hola     : Yerinde, biçiminde
Holis (Holes)    : Bir çeşit ot
Hon     : Ekin biçen sıralanmış işçi takımı
Hor     : İyilik
Hora geçmek      : İşe yaramak, hoşa gitmek
Horata                : Söz,konuşma;Dedikodu
Horum     : Biçilip balyalanmış ot
Hoşef    : Yonga, talaş
Hoşur olmak      : Yorulmak (hışır olmak)
Hoşveren    : Ispanağa benzer bir ot
Hota                   : Dedikoducu;Laf,söz,sohbet
Hoyrat     : Yakışıksız, çirkin
Hozan     : Birkaç yıl dinlendirilip işlenmemiş tarla
Hozik    : Ham dut; dutun dibe döküleni
Hötürük     : İshal
Hüdük     : Çok gıdıklanan kimse
Hüpül    : Şişman

..................................................................
- I -
..................................................................

Igmak (Iğmak)    : Bir yerden kayarak inmek
Iğınmak     : Soluğunu tutarak kendini zorlamak
Iğrık                : Akşam üzeri alaca karanlık
Ihtı     : Rüzgar ve yağmurun etki etmediği kuytu yer
Ildır    : Alaca karanlık
Ilgıt     : Yavaş yavaş akan, esen rüzgar, su vs.
Imırsık                : Arsız,uyuşuk,miskin
Irak                    : Uzak
Irık     : Zayıf
Irılmak     : Ayrılmak, uzaklaşmak
Isırın     : Bir çeşit yemek
Ispır     : Yalancı
Işgın     : Bir yıllık ağaç sürgünü
Iymak (I)    : Dokuma tezgahında ip germe, ip çözme
Iymak (II)    : İnce ince dökmek
Izgar     : Hastalıklı, çok zayıf

..................................................................
- İ -
..................................................................

İbdin(İptin,ibtin) : Alışkanlık, adet
İçi       : Baba
İfdoğum       : Sonbaharda ekilen buğday
İgeze       : Nekahet devresi
İğ       : Çıktıkta iplik sarılan demir tel
İlenmek       : Beddua etmek
İlgi       : Paçaya dikilen bağ
İlik       : Söz götürüp getiren
İliştir       : Süzgeç, kevgir
İlki       : Küçük çalılık, yeni süren çalı, ağaç filizleri
İmil imil      : Yavaş yavaş
İnnem       : Çok
İrdelemek            : Üzerine fazla düşmek, incelemek
İrdemek       : Beğenmemek, istememek
İri gölük      : Yük hayvanları
İssat       : Biber
İspirik       : Süpürge yapılan bir çeşit ot
İstirani  : Tekne hamurunu kazımaya yarar araç
İşerek       : Çok iş gören çalışkan
İşgil       : Bir şeye karşı düşkünlük
İyelik      : İyileştirme, tedavi
İze       : Ağabey

..................................................................
- K -
..................................................................

Kabala         : Toptan,götürü
Kadamak         : Sıkıştırmak, bağlamak
Kahrak         : Islandıktan sonra sertleşmiş toprak
Kah         : Meyve kurusu
Kaluç         : Orak, küçük orak
Kamalak         : Karlı havada kanatları ıslanarak uçamayan keklik
Kamamak         : Birini eleştirmek
Kamarga         : Yırtıcıların parçaladığı leş
Kamçıkuyruk        : Zayıf
Kan         : 4 köşeli yontulmuş direk, hatıl
Kanıtmaç        : Kaldıraç
Kankalak        : Çorba kabı
Karuk         : Eğri, kambur
Kapağa         : Güğüm
Kapsa         : Büyükçe kulplu, kulpsuz sepet, sele
Kaptırma        : Kemer
Karaşapla        : Yaprağından boya çıkarılan bir ot
Kargeyen        : Kalın sis tabakası; baharda yağan hafif yağmur
Kargış         : Beddua (karnıkada, karnıkara) 
Karık  (I)        : Sulama için açılan ince su yolu ark
Karık (II)        : Kışın hayvanların yem yedikleri yer
Kasaltu          : Evdeki gereksiz eşya
Kasmuk        : Çamın yenilen iç zarı
Kasnı         : Yenen bir bitki
Kaşıcak         : Mide
Kaşkırmak        : Bozuşmak, darılmak
Katma         : Kıldan, yünden ip, sicim
Katmer         : Bir yufka ekmeği
Katuvaz         : İnatçı, kaba adam
Kavalkan        : Kendini öven
Kavaltak        : Kaba, beceriksiz
Kavlak         : Yaşlı, zayıf öküz
Kavram        : Avuç dolusu
Kavut         : Bir tür helva (Kavus)      
Kayhı         : Kızak
Kaylık         : Toprak yapı kenarlarındaki ince taşlar
Kaymak         : Ocağa odun sıralamak
Kaynamak        : Takılmak, sataşmak
Kaypıtmak        : Elinden düşürmek, kaydırmak
Keber        : Turşusu yapılan bir ot
Kelik         : Çok gezen
Kemçük         : Alt çene çıkık, üst çene çökük ağız tipi
Kerdeme         : Tere
Kerdige   : Arpa, buğday karışımı
Kesren   : Hamur yoğrulan, çamaşır yıkanan ağaç tekne
Kerti   : Bayat
Kes   : Dövülerek saman yapılan ot
Kesmük   : Başaklı iri saman
Kete   : Bir çörek
Keyik   : Sarı inek
Kıdım   : Biraz, ufak parça
Kıhmak (Kıkmak)  : Uyumak
Kıldır   : Bir çeşit kadın gömleği, hırka
Kıldırık  : Yuvarlak
Kılıçotu  : Sarı çiçekli bir ot
Kılkıl   : Boğazı süzgeçli testi
Kınık   : İstek, arzı
Kıran   : Dağda ağaçsız çıplak düzlük; kıraç toprak
Kırdak   : Çeyiz
Kırdavuç (Kırdövüç) : Ateş karıştırmaya yarar ağaç sopa
Kırık (Kırik)  : Sıpa
Kırım   : Peçete
Kırtıl   : Kıraç yer
Kırkambar  : Çeşitli ürün karışımı
Kırtıl   : Çimenimsi bir ot
Kıskal   : Çoçuk önlüğü
Kıstı   : Bir çeşit altın gerdanlık
Kıyıklama  : Aralama
Kızıloluk  : Gırtlak, yemek borusu
Kızlan   : Killi, çorak toprak
Kialan   : Bir dağ bitkisi
Kialmas   : Ahlat
Kipi   : Uygun, tıpatıp, sıkı
Kis   : Sert toprak tabakası
Kişkirtmek  : Kavgada kışkırtmak
Kivre   : Kirve
Kobal (Kubal)  : Bekçi, çoban sopası
Kodalak   : Boğazda şişkinlik, ur
Koğ   : Dedikodu 
Kol ağacı  : Çatılara yatay konan ağaç
Kor   : Mezar, sin
Kök   : Pancar
Kölük   : Boynuzsuz veya kırık boynuzlu hayvan
Köslemek  : Kapıyı sürgülemek, kilitlemek
Kösnük   : İhtiyar, güçsüz
Köz   : İyi yanmış, odun, kömür, koz
Kubaşık   : İmece
Kubat   : Kaba, şekilsiz, şişman
Kubray   : Saban çamurunu temizlemeye yarar demir alet
Kumbul   : Çam, çınar vs. ağaçların kabuğundan yapılan kap
Kuduz   : Künk içinde gelişip su akmasına engel bitki kökleri
Kurut   : Kurutulmuş süzme yoğurt
Kuşkuş otu  : Yenen bir yaban bitkisi
Kuşne   : Burçak
Kutmak   : Sıpa
Küncü   : Susam tanesi
Künücü   : Kıskanç
Kürdüğü   : İğ
Kürüz   : At yavrusu
Kürün   : Tekne, su kabı; Hayvan yemliği

..................................................................
- L -
..................................................................

Lığda   : Selin getirdiği toprak
Livik   : Bir çeşit erik
Loğ   : Taş silindir
Loğlamak  : Toprak damı veya harman yerini loğla düzeltmek

..................................................................
- M -
..................................................................

Madımak   : Yenen bir ot (Madamak, Madimak)
Mağ (Mag)  : Evin katı, odaları; yığın
Mağlamak  : Yakmak
Mahuk   : Çok ekşi
Malak   : Buzağı
Malama   : Samanla karışık tahıl
Malamat   : Dağınık, bozgun
Malas   : Lapa
Maluk   : Boyunduruk kayışı ucundaki ağaç çivi
Mansur   : Mantar
Maran   : Araba tekerleğinin ağaç kısmı
Marça   : Mantı
Masta   : Üvendire
Masus   : Bir çeşit elma
Maşala   : Evlek, karışık, ekime ayrılmış toprak parçası
Mayıs   : Yaş sığır pisliği
Mazik   : Sığırın küçüğü
Mazu   : Kağnı ve arabalarda kalın ağaç dingil
Medder (Meder)  : Güç
Meler   : Keçi dili
Menderiç  : Ev önü set şeklinde bahçe (Menferiç)
Mengür   : Hayvan bağlamak için ağaç (U) biçimli halka
Merek   : Samanlık
Meres   : Köpeğin yaşı
Mesmes   : Irmak ve derelerden esen hafif jel
Meşik   : Ekin çuvalı
Mırık   : Buğday, arpa kılçığı
Mırız   : Kısa burunlu, basık burunlu
Mısmıl   : Mürver ağacı
Mıtka   : Yayık
Mıyıl mıyıl  : Cansız sönük bakış veya ateş
Mitil   : Yatak kılıfı
Mol   : Ağaç sürgünü, filiz
Mucmuluk  : Obur
Mucur   : 8 kg’lik bir tahıl ölçüsü
Mudul  (modul) : Ucu çivili, hayvan dürtme değneği veya değneğin ucundaki çivi
Mudullamak  : Mudulla hayvanı dürtmek (modullamak)
Mumuç   : Meşe palamudu
Muuh   : Bilgi, bilme, anlama
Muval   : Taze sebze
Mürsütlemek  : İhbar bildirme
Müsyaş   : Karışık, kuşkulu

..................................................................
- N -
..................................................................

Nahır   : Sığır sürüsü
Neydiyn   : Ne yapıyorsun
Nezük   : Nazik
Nuzla   : Şeytan tırnağı

..................................................................
- O -
..................................................................

Obuz   : Küçük derecikler
Ocaklık   : Mutfak
Odurha   : Lades
Oheyci   : Düğün çağrıcısı
Ok   : Tarlada açılan su yolu
Oluk   : Uyluk kemiği
Ongunsuz  : Geleceği parlak olmayan kimse
Orakayı   : Ağustos
Oskun   : Bitkin, yorgun
Osmak   : Sanmak;önem vermek, saymak
Oyulgama  : Gelişi güzel dikiş

..................................................................
- Ö -
..................................................................

Öğendere  : Üvendire
Öğün   : Yemek zamanı
Öğür   : Dişi sığırın çiftleşme zamanı
Öğüre gelmek  : Dişi hayvanın çiftleşmek istemesi
Öğürsek   : Çiftleşmek, dişi sığır, kısrak vb.
Öksü   : Ucu yanmış odun parçası
Ömeç   : Bir çorba
Önce çorbası  : Bir çeşit hamur çorbası
Örcünlemek  : Direnmek
Örk   : Hayvan bağlamaya yarar ip veya zincir
Öske   : Başka, özge
Ötlek   : Korkak, ödlek

..................................................................
- P -
..................................................................

Pahıl   : Kıskanç
Pala   : Kuru ve taze fasulye
Palak   : Ayı yavrusu
Palanza   : İki gözlü basit terazi
Palas   : Kaba örgülü çuval
Par   : Alev
Parç   : Emzikli teksi, toprak ibrik
Parduç   : Fırın temizlik sopası ucundaki bez parçası
Pargı   : Bataklık sazı
Parhaç   : Bakraç
Parpu   : Ölçülü yemek yeme
Partal   : Abartılı söz, yalan
Pasa   : Devamlı, sürekli
Peğ   : Arsa, tarla çıkıntısı
Pekmezini akıtmak : Kafasını yarmak, kanatmak
Pelik   : Örülmüş saç
Pelün (Pelun)  : Pelin bitkisi
Pelver   : Domates salçası
Perikmek  : Ürkmek, ürkerek kaçışmak
Perküten  : Süzülmüş, tuzlu çorba yoğurdu
Pernek   : Süreye katılan yabancı koyun, keçi
Pert   : Et parçası
Peskütan  : Tuzlu ayranın süzdürülmesiyle yapılan çökelek
Peşgün   : Sahan
Pey   : Yıkılmış yapı yeri
Pezik (Pezük)  : Pancar
Pıtlak   : Ateşte patlatılmış mısır
Pin   : Kümes
Pinik   : Basık burunlu, basık, küçük
Pir   : Dokuma tezgahının sık tarağı
Pirpirim  : Semizotu (pürpürüm)
Pisik   : Kedi
Piye   : Irza geçme
Porsuk   : Dolaşık
Port   : Taranan yünün işe yaramayan kısmı
Potutotu  : Boya elde edilen bir bitki
Pozlu   : Çalımlı
Pöçük  (I)  : Kuyruk sokumu;küçük kısa kuyruk
Pöçük (II)  : Uç, en son nokta
Puğunt   : Kavrulmuş şekerle karıştırılmış buğday
Pullukır  : Bakla kırı (At donu)
Pupla   : Yastık
Pur   : Kayalık, uçurum
Pür   : Çam, ardış vs. ağaçların iğne yaprakları
Pürpürüm  : Yıpranmış, dökülmüş
Pütürük   : Kasırga, bora

..................................................................
- S -
..................................................................

Saçı   : Düğün armağanı
Sadır   : Sidik
Sadırlı   : Sık sık altına kaçıran
Sağılmak  : İyileşmek
Sağrak   : Ağaçtan yağ kabı
Sahariç   : Yağ tavası
Sakar   : Ağzı burnu kara kuzu
Sakızlık  : Bir çeşit sakız ağacı
Saksak   : Sırılsıklam, ıslak
Salak   : Hayvanların yazın yattığı üstü açık dört yanı çevrili yer
Salgı   : Havaneli, tokmak
Saluk   : Hayvanlarda görülen bel hastalığı
Salyan   : Vergi
Samı (Samu)  : Boyunduruk zelvesi
Samurtmak  : Sayıklamak
San   : Pas
Sarıyel   : Doğudan esen ılık yel
Sasuk   : Tatsız, tuzsuz yiyecek
Savak (Savah)  : Aptal, şaşkın
Savak   : Suyun arklardan ayrım yeri
Saylak   : İnce toprak örtülü taşlık yer, kayalık
Saysana   : Düğüne götürülen hediye ekmek
Sazak   : Bataklık, sazlık
Seet   : Saat
Seğirdim  : Değirmende suyun aktığı dik oluk
Seğmen   : Aralıksız küçük iskemle
Seki   : Ev önünde oturma seti (Sekmeç)
Seko   : Ceket
Seklem   : Denk, taşınabilecek yük
Sekül   : At, eşek, sığır ayağında ak leke
Selevün   : Yaltaklanma, yalvarış
Sement   : Ekmek tahtası
Senek   : Çamdan su kabı, tahta testi
Seten   : Tahıl kepeğini ayırmak için dikey konulmuş değirmen taşı
Setik   : Kuş yemi, darı
Setil   : Kulplu su kabı, bakraç, kova
Seyfetlenmek  : Oyalanmak
Sezek   : Duyarlı, çabuk sezen
Sıcakdam  : Hamam
Sınık   : Kırık, çıkık
Sırçan   : Eğrilmiş ip yumağı
Sırıç   : Ahlat, armut hoşafı
Sırnak   : Keçi ayağı
Sırpat   : Kavgacı yaramaz çocuk
Sıyırgı  (I)  : Harmanda sap toplamaya yarar bir alet
Sıyırgı (II)  : Gübre atmaya yarar büyük kürek
Sibe   : Sözünde direnme, inatlaşma
Sibe sürmek  : İddialaşmak, uğraşmak
Siğilotu  : Labadaya benzer bir ot
Siğnebit  : Saklambaç
Siğnenmek  : Gizlenmek, saklanmak
Sikke   : Hayvan bağlamak için yere çakılan kazık
Simelek   : Aptal
Sindik   : Civa
Sinebidik  : Saklambaç
Siron   : Bir yufkalı yemek
Siyez   : Hayvan yemi olarak kullanılan bir bitki
Sadırlanmak  : Sidikle ıslanmak
Sodur   : Gübre
Soharıc (Sokarıç) : Soğanı biberi yağda kavurarak yapılan yemek harcı (Soharıç)
Sohranmah  : Homurdanmak, söylenmek
Sohranmak  : Tiksinmek
Sokarıç etmek  : Yağda soğan kızartmak
Solaklamak  : Bir iş veya konuşmadan sıyrılıp çıkmak
Somat   : Düğün sofrası
Sonca   : Suçu yüze söyleme
Sorhun   : Çalımsı bir çeşit söğüt
Soyha   : Kötü, hayırsız, belalı
Söbü   : Sivri, sivrice
Söğünük (Süğünük) : Bir cins ağaç
Su düşen  : Çağlayan, şelale
Suğumsuz  : Aç gözlü, hırslı; tok gözlü
Suluzırtlak  : Limon;saygısız, yılışık
Süksün Kütüğü  : Ense kökü
Sülen   : İyi bükülmemiş ip
Süllüm   : Merdiven
Sümek   : Taranmış yün yumağı
Sümsük   : Yumruk
Sümsüklemek  : Yumruklamak
Süngüt   : Buharlaştıktan sonra suda kalan tortu, kireç
Sündürme  : Yağda peyniri pişirmek
Sürgüç   : Bulaşık bezi, paçavra
Süsün   : Ense
Sütlüğen  : Sütleğen (Sütlüvan)
Süve   : Araba yastık başına dikilen kazıklar
Süyük   : Duvar sırtı

..................................................................
- Ş -
..................................................................

Şakşak   : Değirmende buğdayın döküldüğü yer
Şapsap   : Ağaçtan oyma tas, bardak
Şapşak   : Çeşme önlerindeki taş veya ağaç yalak
Şapşal   : Biçimsiz, düzensiz
Şekil   : Dayak
Şenelmek  : Ağacın sürgün vermesi,büyümesi
Şergil   : Askıntı, baş belası
Şerkade   : Yaramaz kavgacı
Şıkırdım  : Bol, kalabalık, sık
Şılgı   : İnce, uzun çubuk
Şıltak   : Haksızlığa uğramış gibi ortalığı gürültüye vermek
Şıltakçı  : Yaygaracı
Şıp   : Birden bire aniden
Şırpata   : Mendil
Şıtanmak  : Arsızlık yapmak
Şıvrat   : Fasulye,kabak vs.bitkilerin yaprak ve dalları
Şilki   : İnce, uzun ağaç çubuk
Şileder   : Bir çeşit üzüm
Şimal   : Taze sürgün
Şişek   : Bir iki yaşında kuzu
Şirkem   : İkinci kez kaynatılan dutun şırası
Şirnimek  : Şımarık çocuk
Şiv   : Suyu alınan dutun posası
Şor   : Tuzlu
Şüşe   : Tavan tahta aralarına çakılan ince tahta

..................................................................
- T -
..................................................................

Taar   : Küçük tandır
Tabak   : Şap hastalığı
Tahşut   : Ürün
Tahtadelen  : Ağaçkakan
Tapan   : Tarla düzeltmeye yarar yassı ağaç alet,sürgü 
Tar   : Tavukların tünediği ağaç
Tarak   : Kağnı yanlarındaki parmaklıklar
Tarato   : Bir çeşit yiyecek
Tarçıklanmak         : İlkbaharda hayvanın semirmesi
Tasma          : Çalım satma, kibirlenme
Tavatur          : Yaygın söylenti
Tebir          : Ağaç tepsi
Tenelmek         : Nemlenmek
Tekir          : Yuvarlak
Tellek          : Cinsel sapınca uğramış erkek
Telleme          : Bir çeşit peynir
Tellimantin             : Kılaptanlı ipek kumaş
Temek          : Tavan
Temin olsun         : Allaha şükürler olsun
Tepur (Tepür)           : Ağaçtan büyük elek
Tepüç          : Küçük yumurta sepeti
Tepük          : Basılarak sertleştirilmiş toprak
Termaş   : Uğursuz sanılarak sahibinin ölümü sonrası ortada kalmış  hayvan, eşya
Terpuş          : Sahan kapağı
Tersik          : Gübrelik
Teşri (Tişe)         : İğ, yün eğirme aleti
Tesimek          : Canı sıkılmak, bunalmak
Teşt          : Büyük leğen
Tete          : Teyze
Tetik          : Parmak ucu
Tetile (Tetire)  : Tabaklamada, tedavide kullanılan meşe kabuğu tozu
Tevatur          : Çok güzel
Tevir          : Çeşit
Tevük          : Kızak
Teyin   : Sincap
Tez          : Köpeğin göğüs vuruşu
Tezmek          : Bulunduğu yerden uzaklaşmak
Tığ          : Savrulmamış harman tınazı
Tılkımak         : Bozulmuş, yumuşamış
Tıman          : Don, şalvar (tüman)
Tırnaklı pide           : Bir çeşit pide
Tırtı          : Tartı
Tırtıl          : Zayıf, hasta; parasız
Tike          : Parça,dilim
Tiket          : Isırılıp bırakılmış artık ekmek
Tikmek          : Dikmek
Tille          : Değnek,baston
Tirendez         : Titiz, süslü giyinen
Tiribolu         : Büyük ipekli mendil
Tirki          : Küçük bakır leğen yada büyük yemek kabı
Tohlu          : Köpeğin ısırmaması için  boğazına bağlanan değnek
Toklu          : Bir yaşın altı kuzu
Tomak          : Uzun biber
Topbaş          : Bir cins buğday
Toptop          : Sebze
Tosya   : İpekli kumaş
Toyka   : Bir çeşit çorba
Tozak   : Toz gibi yağan kar
Tuht   : Terazi
Tuluk (Tulup)  : Peynir, pekmez vs. koymaya yarar deri, tulum
Tump   : Toprak yığını, toprak set
Tura   : Çatı, çatı arası
Tutya   : Bir kır çiçeği
Türüdü   : Sonradan görmüş

..................................................................
- U -
..................................................................

Uarmak   : Onarmak
Uartmak   : Onartmak
Ucak   : Çökmüş yada çökmek üzere olan toprak
Uduşmak   : Lades tutuşmak
Uğra   : Hamurun yapışmaması için tahtaya atılan un
Uhlum   : Yol, yordam
Umcur   : 3-6 okkalık buğday ölçeği
Ummak   : İstemek, dilemek
Umuk   : Ilık, sıcak
Unca   : Onca, o denli

..................................................................
- Ü -
..................................................................

Üğrümek   : Yavaşça, sallamak
Üğürlenme  : Sallanma
Ünelmek   : Gelişmek, güçlenmek
Ünlemek   : Seslenmek
Üre   : 2.5-3 yaşında doğurmamış tay
Ürkeğen otu  : Bir kır bitkisi
Ürmek   : Havlamak
Üsbekes   : Kesinlikle
Üsküre    (I)  : Toprak çorba tası, çukur çanak
Üsküre   (II)  : Bakır taş
Üsürgü   : Kadınların başına örttüğü yarım çarşaf, başörtüsü
Üveç   : 3-4 aylık kuzu

..................................................................
- V -
..................................................................

Va   : Şaşma ünlemi
Vaz   : Hurma
Verimli   : Büyüklere karşı gelen
Vıdı vıdı  : Gevezelik
Vıllık   : Alaycı
Vidlemek  : Birine karşı kışkırtmak
Vire vire  : Sürekli
Vula   : Hişt, hey

..................................................................
- Y -
..................................................................

Yaban   : Gurbet, uzak yer
Yağarnı   : Sırt
Yaşlaş   : Bir yemek
Yağlıh   : Mendil
Yakarmak  : Dua etmek
Yalah   : Yalak; çukur yer
Yalap   : Ekmek pişirirken fırına atılan odun
Yalaz   : Alev
Yalman   : Dik, sarp
Yamacına gelmek  : Yanına gelmek
Malah   : Küçük, derin yağ tavası
Yamçı   : Kıldan keçeden üst giysisi
Yamık   : Eğik, çarpık
Yansılamah  : Sözünü yineleyerek alay etmek
Yapacak   : Hamur tahtası
Yar   : Ağızdan taşan tükürük
Yarenlik etmek  : Söyleşmek; şaka yapmak
Yarlık   : Çocuk önlüğü
Yarma   : Buğday, arpa vs. iri çekilmişi
Yarpuz   : Yaban nanesi
Yavan   : Tatsız, çirkin
Yavris   : Yavru
Yavuncumak  : Ezilip büzülerek yalvarıcı tavır alma
Yavşah          : Bit yavrusu
Yavuk   : Sevi
Yaygın   : Kızılağaç
Yayman   : Büyük çuval
Yayvan   : Eğri, eğimli
Yazu   : Düzlük, ova
Yefelenmek  : Yünü elle ditmek
Yeğin   : Yiğit, çevik; zor
Yeğinlek  : Hafif
Yekinmek  : Eyleme kalkışmak
Yelmek   : Bir işin, bir şeyin peşinde koşmak, koşuşturmak
Yemlik          : Yabani bir ot
Yenli (yeynik)  : Hafif
Yetük (yetuk)  : Ergenleşmiş, büyümüş, yetişmiş
Yılbır (yılpır)  : Parıltı
Yılgın   : Bir cins ağaç
Yiti   : Çok acı veya ekşi
Yitinmek  : Ayak diremek
Yitmek          : Kaybolmak
Yoğun   : Kaba, kalın, iri
Yoğunine  : Yorgan iğnesi
Yordam   : Kural, yöndem; düzen, sıra
Yosma   : Çok güzel
Yoz   : Kısır; niteliksiz, cinsi bozuk
Yön   : Alnaç, yüz
Yöndemli  : Çevik, çalışkan; Becerikli, usulüyle iş yapan
Yönelmek  : Yüzünü çevirmek
Yörek   : Çocuğun düşmemesi için beşiğe bağlanan bez
Yuha   : İnce, sığ
Yumah   : Yıkamak
Yumulgan (yumulkan) : Sıkılgan
Yuyuntu   : Bulaşık suyu
Yürük (Yüğrük)  : Güçlü, çalışkan, çevik
Yüsküf   : Yüksük

..................................................................
- Z -
..................................................................

Zallak   : Biçimsiz
Zartalak  : Kaba, yakışıksız konuşan
Zavzu   : Sebzelik
Zeftir   : Boyundurukta zelveleri bağlamada kullanılan bağ
Zegur   : Çileğe benzer bir meyve
Zeklenmek  : Alay etmek
Zerzemi   : Kayşa
Zevle   : Boyunduruğa geçirilmiş eğri değnek
Zıbga   : Bir çeşit şalvar
Zılgıt   : Paylama
Zınzov (Zinzoğ)  : Dağ menekşesi
Zırlak   : Aptal
Zırza   : Kapı zinciri
Zoğal (Zuğal)  : Kızılcık
Zoğlamak  : Dilmek, uzunlamasına kesmek
Zorunan   : Zorla
Zunnuk   : Kirli su deliği

Hazırlayanlar : Kamil Zafer Algan, A. Nusret Bulutcu
Kaynak : Sebinkarahisar.com ( Hakan Arif Ayıka Teşekkür Ederiz )

Bu haber toplam 21952 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2006-2015 Şebin Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.